HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 38 1692 zerresi damarları sertleşdirerek tasallüb-i şerâyîn denilen müzmin ve pek fenâ hastalığı mûcib olur. Yıllık ayyâşların feth-i meyyitinde vurulunca taş gibi ses veren kalb ve ebherleri görülmüşdür. İspirtonun büyük bir kısmı da böbreklerden çıkacağı cihetle ayyâşların müzmin ve mühlik âfât-ı kilyeviye ile hâtime-i hayâtı nâdir değildir. Vücûdda ispirtodan pek müteessir olan bir uzuv da karaciğerdir. İspirtonun devâmlı ve esâslı teʼsîri bu uzvu balmumu manzarasına koyar ve teşemmüʻ-i damûrî denilen ve muhakkak mevt ile netîcelenen âfet-i kebediye husûle gelir. Dimâğ ve aʻsâbı muhtel olmayan ayyâş yok gibidir. Muhâkeme ve hâfızası noksân, harekâtı mütereddid, hissiyâtı muhtel, dil ve elleri raʻşedâr pek çok sarhoş görülmüşdür. Ayyâşînin vâsıl olacağı son bir encâm da hezeyân-ı mürteʻiş-i küûlî (delirium tremens) denen bir hâletdir. Bu hâle gelen bir ayyâşın kulağına tuhaf ve yabancı sesler, gözünün önüne cin, peri ve umacılar, siyâh hayvânlar gelir. Kendisini başkalarının taʻkîb etdiğini zanneder. Elleri mütemâdiyen titrer. Akıl ve mantıkdan ârî sözleri tefevvühe başlar. Zavallı artık muhtâc-ı himâye ve merhamet bir hasta, asabî ve rûhî bir âfetzede hükmüne geçmişdir. Harekâtında sebk ü rabt, hissiyâtında sıdk u mülâyemet olamayacağı cihetle bir dârüşşifâya kabûlü zarûrîdir. El-hâsıl işret ve ayyâşlığın muhrib ve mühlik [54] teʼsîrâtından halkı vikâye için memleketi- mizde müderris, muʻallim, ictimâʻiyûn ve bilhâssa etıbbâya pek büyük vezâif terettüb etmekdedir. Binâenaleyh bu muzır iʻtiyâda daha doğrusu beşeriyete musallat olan bu hastalığa elbirliğiyle karşı gelmek ve âtîdeki tedâbîri bir an evvel mevkiʻ-i fiʻle çıkarmak derece-i vücûbdadır: * Hilâl-i Ahdar Cemʻiyetleri (ispirtolu içkilere karşı garb âleminde teʼsîs eden cemʻiyetlere imtisâlen) teşkîlâtını tevsîʻ ve faʻâliyetlerini tesmîr etmek, * Câmiʻlerde dinî mevʻize hâlinde, mekteb ve medreselerde fennî konferans ve hutbe sûretinde halka ve gençliğe mütemâdî haykırmak, * Sıhhî müessese ve müzelerde ayyâşların ciğer, kalb, böbrek gibi uzuvlarını teşhîr ederek bün- ye ve echizenin ne gibi tahrîbâta maʻrûz kaldığını göstermek, * Ayyâşların ne kadar az yaşadıklarını, zürriyet ve ensâlinin ne hâlde olduklarını müşʻir ista- tistikler, grafikler neşretmek ve teşkîl etdikleri âilelerde refâh u saʻâdetin netâyicine dâir edille îrâd etmek lâzımedendir. Maʻamâfîh bu mühlik sû-i iʻtiyâdın en bî-amân düşmanının maʻârif-i ibtidâiye olduğunu ve gençliğin bilhâssa mekâtibde alacağı terbiye ve mefkûre ile bu hastalığa karşı azimkâr ve irâdeli ola- cağı hiçbir vakit unutulmamalıdır. _______________ HİLÂL VE SALÎB-İ AHMER UNVÂN VE İŞÂRETLERİNİN SÛİSTİʻMÂLİNE KARŞI TEDÂBÎR-İ MÂNİʻA-İ KÂNÛNİYE Hilâl ve Salîb-i Ahmerlerin vezâif-i esâsiyesi vakt-i harbde sıhhiye-i askeriyenin yardımcısı olmakla berâber zamân-ı sulhda emrâz-ı âdiye ve ictimâʻiyeye ve bi'l-cümle âfât ve mesâibe karşı îfâ edecekleri hidemât-ı insâniyet-perverâne ve muʻâvenât-ı hayriyetkârâne ile bekâ ve inkişâflarını teʼmîn etmek mecbûriyeti de inkâr edilemez.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=