HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 45 2131 Bizde maʻatteessüf herkesin pek az hürmet ve hizmet etdiği müessese Hilâl-i Ahmer'dir. Bu müessese-i hayriyenin ta ilk teşekkülünden şimdiye kadar îfâ etdiği hizmetler ordunun peşinde mü- tevâzıʻ ve mahviyetkâr ibrâz etdiği fedâkârlıklar birçoğumuzun [355] hâtırasından alelâde intibâʻât arasında silik bir gölge bile bırakmadan geçer gider. Harblerin en hûn-âlûd zamânlarda, ilel-i sâriye ve müstevliyenin hâd ve müzmin devrelerinde, hazer u seferde şefîk bir ana rûhuyla ordunun sıhhat ü hayâtına nigehbân olan bu müessese çok acıklı olarak iʻtirâf edelim ki, hepimizin az ve hattâ hiç denilecek kadar düşündüğümüz bir mesʼeledir. Hudûd boylarında çılgın boraların ciğerleri donduran soğukları altında, karlı şâhikaların savru- lan tipileri arasında veyâhûd gürleyen, kuduran şimşekli fırtınalar altında bizim hayâtımızı, nâmûsu- muzu ve bütün mukaddesât-ı dîniye ve milliyemizi bekleyen sevgili ordumuzun fedâkâr evlâdlarının en şefîk ve ihtimâmkâr bir hâdimi olan Hilâl-i Ahmer'e lâyık olduğu hürmet ve muʻâveneti îfâda cidden çok büyük kusûrlarımız var. Şehr-i sıyâmın otuz günlük ibâdet-i sâimânesine bir mükâfât olmak üzere bayram geliyor. Bu bayramda göğsümüze takacağımız rozetlerin birer kuruşdan ibâret olan mecmûʻ hâsılâtı belki mecrûh bir neferin, hasta bir muhâcirin tedâvî masrafına tekâbül edemeyecek kadar az yekûnler teşkîl ediyor. Şekerlemeler, tatlılar, kahveler ve birçok mükeyyifâta vereceğimiz paraları Hilâl-i Ahmer'in hayırhâh ve insâniyet-perest teşkîlâtına hediye edersek hiçbir şey gâib etmemiş olmakla berâber bu sevimli ve rahîm teşkîlâtımıza az çok hizmetde de bulunmuş oluruz. Düşmanların toprak, altın, nükûd ve birçok ihtirâslarının tesâdümünden sıçrayan bir kıvılcım kanlı bir harbe sâik oluyor. Maʻreke-i vegâda uluyan topların, vızıldayan kurşunların ve bütün vesâit-i ifnâiyenin kan ve ölüm saçan tahrîbâtına karşı azim ve îmânıyla göğüs geren yüzlerce, binlerce ev- lâd-ı vatan pür-hûn yerlere seriliyor. Bu hây u hûy-ı memât arasında refîk bir el o yaralı askerleri kaldırıyor, yarasını sarıyor, kanları dindiriyor. Ta rûhundan doğan rikkat ve merhametle başucunda günlerce, aylarca bekleyerek onu yine eskisi gibi zinde ve çâlâk olarak orduya iʻâde ediyor. Bir yerde hareket-i arz oluyor. Arzın birkaç sâniye süren sarsıntısı binlerce hânümânın mahvını intâc ediyor. Yine kan ve ölüm, her tarafda vâvey- lâ-yı istimdâd, her köşeye enîn-i tazallüm ve feryâd var. Binâların enkâz-ı târümârına karışan yüzlerce hurdahâş vücûdlara himâyekâr bir el uzanıyor. Toz toprak arasından o alîl vücûdları alıyor; mesken, giyecek, yiyecek tedârük ediyor ve felâketzede- gânı sefâletden kurtararak yine hamiyet-i milliyeye hediye ediyor. Mübâdele ve muhâceret oluyor. Dîn ve kan kardeşlerine kavuşmak isteyen büyük bir kitle düş- manın mütemâdî tazyîkâtı karşısında bütün varlığını fedâ ederek mecbûr-ı hicret oluyor. Bi'l-umûm muhâceretlerde görülen hastalık, sefâlet-i perîşânî başgösterdiği anda bir rahîk-ı şifâ uzanıyor. İşte bu el, bu dest-i kudsî Hilâl-i Ahmer'in yed-i beyzâ-yı muʻcizidir. Salîb-i Ahmer'in akla hayret veren muʻazzam teşkîlâtına karşı pek fakîr bir mevkiʻde kalan Hilâl-i Ahmer'imizin vesâitsizliğine rağmen îfâ etdiği hizmetler şâyân-ı iftihâr netîcelerle mâlâmâldır. [356] Önümüzdeki bayramda hevesâtımızdan, mükeyyifâtımızdan ve birçok bî-sûd masrafları- mızdan bir kısmını fedâ edersek bu teşkîlât-ı hayriyeyi biraz daha cânlandırmış, vatan evlâdlarından bir ve belki birkaçının sıhhat ü saʻâdetine yardım etmiş oluruz. Biz gülerken ağlayanları, biz sevinirken derîn bir yaranın acıklı evcâʻıyla çırpınanları düşünür isek, belki bu yardım vecîbesini biraz îfâ etmiş oluruz. Gazi Sancak

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=