HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 66 3249 BÜNYENİN SÛ-İ TEŞEKKÜLÜNE KARŞI MÜCÂDELE Bir asır evvel bünyenin sû-i teşekkülüne karşı tahaffuz çâreleri mümkün olduğuna pek az kim- seler inanmakda ve bir ekseriyet-i azîme bu nakâyıs-ı uzviyeyi kudret-ı fâtıranın bir cilvesi olarak kabûl etmekde idiler. Zamânımız muharrirlerinden bir zât müddeʻâsını diğer bir sâhada yürüterek diyor ki: "-Bünyenin sû-i teşekkülü miskînlik illeti kadar şahsın şeref ü haysiyetini ihlâl etdiğine asrî cemʻiyetlerde samîmî bir kanâʻat hâsıl olmalıdır. Sakat, alîl bir çocuğun rikkat-âmîz manzarası tabîʻî olarak nefret ve istikrâhı daʻvet etmeli ve artık bu hâle nihâyet vermek için katʻî bir azim ve îmân ile çalışmalıdır". Londra'nın meşhûr bir tabîbi olan Doktor Tood, alîl ve sakatların yüzde sekseninin hâl-i tabîʻîde tevellüd etdiğini iddiʻâ ediyor. Şübhesiz bazı çocuklar sû-i teşekkül-i vilâdî ile maʻlûl doğuyorlar. Fa- kat buna mukâbil birçok çocuklar tevellüdlerinden sonra bünyelerinin sû-i teşekkülüne sebeb olacak emrâzın inkişâfına müsâʻid bir zemîn arz ediyorlar. Bunlar hakkında tâm vaktinde sarf-ı ihtimâm edilecek olursa normal kalırlar. Ulûm-ı hâzıra sû-i teşekkül-i vilâdî husûsunda pek büyük terakkiyâta mazhar olmuşdur. Maʻamâfîh birçok kimseler tedâvî-i cerrâhînin pek pahâlıya mâl olduğunu da iddiʻâ etmekdedirler. Bunlara verilecek cevâb sakat ve bi'n-netîce amel-mânde bir kimsenin çalışmağa ve kedd-i yemîni ile ihtiyâcâtını teʼmîne muktedir bir vatandâş sırasına geçmesi bilakis bir tasarruf değil midir? Ameliyât icrâsı mümkün olmayan vakʻalar bile bugün güneşin teʼsîrâtı sâyesinde ıslâh ve hattâ şifâyâb olabilir. Fi'l-hakîka maʻlûliyet-i vilâdiyenin güneşle tedâvîsinde pek mühim netîceler elde edilmekde ise de raşitizm, verem, felc-i tıflî gibi emrâza karşı mücâdele ederek sû-i teşekkül-i vilâdînin mücâdele-i mâniʻasını teʼmîn etmek elbette daha mühimdir. Raşitizmin esbâbı hakkında icrâ edilen tedkîkâta nazaran tekevvün-i marazîde gıdâ ile hıfzıs- sıhhanın pek büyük bir rol oynadıkları zannolunuyor. Güneş banyosu, balıkyağı tedâvîsi gibi bir âmil-i müessir bulunmadığı takdîrde vitaminsiz fakr-ı tegaddî raşitizmi tevlîd edecek esbâb ıdâdına dâhildir. Meselâ Hindistan'da Hindlilerin aldıkları gıdâ pek noksân, pek fakîr olmakla berâber güneşin teʼsîrâtı kemiklerin teşekkülüne yardım etdiği için raşitizm orada bi'n-nisbe nâdirdir. Menâtık-ı Kutbiye'de bilakis güneş ya az görünür veya hiç görünmez. Hâlbuki kemikleri kuv- vetlendiren mevâdd-ı şahsiyeyi zengin gıdâlar sâyesinde Eskimolar raşitizmden kurtuluyorlar. Binâe- naleyh çocukların tarz-ı tegaddîleri balıkyağı, tereyağı, sâde yağ, yumurta sarısı gibi vitamini zengin mevâddan kâfi mikdârı hâvî olmalıdır. [212] Raşitizmin esbâb-ı müheyyiesinden ikinci bir sebeb de gayr-ı sıhhî meskenlerle bilhâssa güneşin, temizliğin ve sâf havânın bulunmamasıdır. Karanlık mahallerde pek ziyâde tevessüʻ etdiği için raşitizmin diğer bir ismi de "zulmet hastalığı"dır. Glaskow'un karanlık sokaklarında hattâ en az güneş ziyâsından bile çocuklarını istifâde etdiren, meskenlerini mümkün olduğu kadar havâlandıran ve temiz tutan vâlideler bu hastalığın netâyic-i vahîmesinden âilelerini masûn bulunduruyorlar.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=