HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 67 3292 Hükûmet-i milliye bu gibi mücâdeleye başlamışdır. İlk tedbîri, bekârlar vergisinin tarhı olmuş- dur. Bu verginin vâridâtı, velûd âilelere yani iʻâşeleriyle îcârlarının tedârüküne, terbiyelerine, küçük İtalyanların sıhhatlerine tahsîs edilmelidir. Bundan başka yine ileriye doğru bir hatve atılabilir. Zen- ginlere veyâhûd vilâdeti tevkîf edenlere bir vergi tahmîl edilebilir. Bu vergi de hukûk-ı verâsetin tah- dîdi sûretiyle kâbildir. Bu hukûka tevfîkan mîrâs ve metrukâtın bir sülüsü velûd âilelerin menfaʻatine tahsîs edilmelidir. Zengin abut firârîleri meyânında, hastalıkdan dolayı çocuk sâhibi [240] olmayanlar da bulunabilir ve bu kânûnun ahkâmı altında haksızlığa maʻrûz kalabilir. Fakat ekseriyet-i azîme hodbin abut firârîlerini teşkîl etdiği için velûd âilelerin menfaʻati lehine olarak verâset vergisine tâbiʻ olmalıdır. Bu, Allah ve vatan tarafından mevzûʻ bir vazîfeden kaçana tarh olunan vergi demekdir". İCTİMÂʻÎ HIFZISSIHHA -40- Vitamin Noksânlığı ve Bundan Mütevellid Hastalıklar Son senelerde hayât-ı iğtidâ ve tarz-ı tegaddî mebâhisine yeni bir mâdde ve isim daha girmiş bulundu. Vitamin nâmını verdikleri bu mâdde şimdiye kadar beslenmek, büyümek hakkındaki fikir ve akîdelerimizi hemen büsbütün değiştirmiş, hattâ tabâbet ve hıfzıssıhha esâsâtına yeni yeni nizâm ve kavâʻid konulmasına bile bâʻis olmuşdur, denilebilir. Tegaddînin esâsını teşkîl eden ağdiye be- dende üç nevʻ kudrete münkalib olduğu maʻlûmdur. Bunlardan en mühimmi "enerji" hâsıl etmesidir. İkincisi ensiceyi teşkîl ve diğeri de vetîre-i bedeni tanzîm eder. Bu kudretleri iktisâb eden bazı vü- cûdlarda diğer bir noksânî-i tegaddîden mütevellid hastalıklar görülüyor idi ki, esbâbı şimdiye kadar anlaşılamıyordu. Bazı bünye ve eşhâs, ağdiyesini tâm aldığı ve karınları kâfi derece doyduğu hâlde günün birinde rahitis, skorbüt ve beriberi ilh. gibi hastalıkların musâbı oluyorlardı. Fi'l-hakîka alınan gıdâlarda mühim bir mâddenin noksân olduğu belli idi. İşte bu cevher, fennin kudreti ve âlimlerin satveti sâyesinde günün birinde nihâyet ele geçmiş bulundu ve hayâta olan mühim teʼsîrini beyân etmek üzere ismine de vitamin denildi. Vitamin tabîʻî gıdâların hemen kâffesinde mevcûd terkîbi mechûl bir cevher olup hayât-ı hay- vânîde tabîʻî tegaddî ve neşv ü nemâ için behemahâl elzemdir. Yorulmak bilmeyen fen ve tıb âlimleri nihâyet vitaminin başlıca 3 nevʻi olduğunu meydâna çıkardılar. A, B ve C nâmını verdikleri bu vitaminlere devâm edegelen mütemâdî taharriyât ve te- dkîkât-ı fenniye sâyesinde son zamânlarda E, D yâhûd X vitaminleri de ilâve olunarak bu cevherin nevʻleri beşe bâliğ oldu. Vitamin A başlıca büyümek husûsunda âmil olup yenilen gıdâlarda azlığı neşv ü nemâyı tevkîf, maʻdûmiyeti ise kseroftalmi ve raşitizmi mûcib olmakdadır. Bu nevʻ vitamin tereyağı, hayvân yağı, yumurta sarısı ve bilhâssa balıkyağında pek mebzûldür. Bundan başka nebâtâtın yapraklarında vâsiʻan münteşirdir. Vitamin A'yı çokça hâvî olan süt, Pasteur usûlü taʻkîm edildiği sûretde azalacağı bedîhî ise de hiç şübhesiz verem almamak gibi bir gâye için yerine masrûf olur. Buradan noksân kalan vitamin A diğer gıdâlarda bulunan kısmı ile tazmîn olunabilir. Şehâdetnâmeli çiğ sütler içilmek sûretiyle beden bu vitaminden kâfi mikdârda nasîbedâr olabilmekdedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=