HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 68 3367 dığını tahkîk etmekle berâber fârenin cinsi, intânın nevʻi husûsunda rekord tutmakla da mükellefdir. Yakalanan ve ölü bulunan fâreler vebâ ile musâb olduğu tahakkuk etdiği sûretde o mahalle veya mıntıka müntin addolunarak bir merkez intihâb ve bu merkezden inşiʻâʻ eden hutût üzerinde muhtelif dâireler ihdâs edilerek her hatt-ı fâsıldan birkaç fâre yakalanarak hastalığın hangi hudûd dâhilinde bulunduğunu meydâna çıkarmak îcâb eder. Fi'l-hakîka vebâlı fârelerin bulunduğu mıntıkada 2-3 blok öteye gidemedikleri anlaşılmışdır. Şu hâlde hangi hudûd dâhilinde hasta fâreler bulunmuş ise fâre mücâdelesi evvelâ ve şiddetle burada tatbîk bittabʻ daha semeredâr olur. Bu gibi menâtıkda haftada bir fârelerini taharrî ve tedkîk âtîdeki salgın ve vekâyiʻin önüne geçmek husûsunda pek müfîd olacağı da bedîhîdir. Vebâ ile musâb veya şübheli musâb limanlardan gelen vapurlar husûsî nizâmât-ı sıhhi- yeye tebaʻan îcâb eden tahaffuzhânelerde "itlâf-ı fâre" ameliyesine tâbiʻ olurlar. İstanbul limanında ara sıra zuhûr eden vebâ vukûʻâtı temâdî edegelirse şarkın ticâret ve iktisâd nokta-i nazarından pek şöhretli olan bu latîf şehrini beynelmilel karantinanın dâimî bir vebâ ocağı telâkkî ve iʻlân etmesinin önüne geçilemez. Böyle bir keyfiyetin velev ki nazarî bir sûretde olsun tees- süsü siyâsî, iktisâdî ve ictimâʻî nokta-i nazardan her hâlde memleketimizin arzu etmeyeceği bir şekil olsa gerekdir. Binâenaleyh bir tarafdan hükûmet diğer tarafdan halkımızın işin ciddiyetini ve şehrin vazʻiyet-i sıhhiye-i ictimâʻiyesini ehemmiyetle derpîş ederek mütekâbilen muzâheret ve muʻâvenet sûretiyle bu pis ve korkunç hastalığın bir an evvel ve külliyen defʻ u imhâsına gayret etmeleri îcâb etmekdedir. [302] AʻMÂLARIN VAZʻİYET-İ İCTİMÂʻİYESİ Tıbâʻatın Gutenberg tarafından keşfinin âlem-i insâniyete îfâ etdiği hizmet, kıymet ve ehemmi- yetçe ne derecelerde büyük ise Louis Braille'in 1 kendi ismine izâfetle aʻmâlara okumak imkânını ve yazmak kudretini bahş ve teʼmîn etmesinin kıymet ve ehemmiyeti de o nisbetde büyükdür. Braille hurûfâtıyla yazılan ilk eser, 1829 senesinde neşredildi. Bu târîhden iʻtibâren Braille usûlü birçok taʻdîlâta uğradı. Bugün bu usûl her lisâna tatbîk edil- mekde ve bundan her aʻmâ istifâde etmekdedir. Braille sistemi müsennem yani kabartma hurûfâtdan, hurûfât grubu rakamlardan ve tenkit işâ- retlerinden müteşekkil olup bu hurûf, erkâm ve işârâtın kabartıları el ile temâsda okunabilecek dere- cede vâzıhdır. Bunlar stéréotype vâsıtasıyla ince maʻdenî yapraklar üzerine istinsâh edildikden sonra kâğıda naklolunmakdadır. Bu usûl çok masraflı olduğundan Braille kitâb ve koleksiyonları maʻalesef şimdiye kadar mü- him bir yekûna bâliğ olamamışdır. Bazı memleketler, aʻmâlar için kitâb tabʻına mebâliğ-i mühimme sarf ve tahsîs etdikleri hâlde bu bedbahtların ihtiyâcını tamâmen tatmîn etmeğe henüz muvaffak olamamışlardır. 1 Louis Braille, Paris Aʻmâlar Mektebi müderrislerinden olup 1809'da doğmuş ve 1853 senesinde vefât etmişdir. Pe- deri sarrâc idi. Üç yaşında iken bir bıçak kazâsı netîcesinde gözlerinden mahrûm oldu. 1819'da Aʻmâlar Mektebi'ne kabûl edildikden sonra musikîye hasr-ı nefs ederek Paris'in birçok kiliselerinde erganun çalıyordu. Bilâhare Paris Aʻmâlar Meketbi'ne muʻallim taʻyîn edildi ve burada kendi ismini alân usûlü îcâd etdi.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=