HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 78 3982 Verem ile mücâdele etmek ve hastalığın önüne geçmek için bir an evvel her vilâyet ve kazâda millî ve mahallî olmak üzere teşkîlât ve müdâfaʻa teʼsîsâtı yapılmak iktizâ eder. Bu teşkîlâtı idâre edenlerin sâhib-i vukûf ve şuʻûr olması ve sırf mehâmm-ı umûr ile müteveggıl bulunmaları mü- câdeledeki muvaffakiyeti teʼmîn edecek esbâbdandır. Her şehir ve kasabalının yegâne düşüncesi o mahalde senevî verem musâblarının adedi ile veremden ölenlerin vefeyât-ı umûmiyedeki nisbetini azaltmak olmalı ve bunun için îcâb eden tahsîsât ve fedâkârlık esirgenmemelidir. Amerika'da umûmî ve millî verem mücâdele teʼsîsâtı sâyesinde verem musâbları günden güne bâriz bir sûretde azalmakda ve vefeyât nisbeti de mütenâsiben tenezzül etmekdedir. 1870 senesinde veremden vefeyât nisbeti yüz binde 400 iken bugün 80-90 arasında nevsân? etmekde olduğunu neş- redilen ihsâiyât göstermekde, Avrupa, Almanya, İngiltere ve İskandinavya hükûmetleri tarafından neşredilen istatistikler de bu husûsu teʼyîd etmekdedir. Senevî içerimizden yüz binlerce kurbân alıp götüren vereme karşı Cumhûriyet'in ne derece müsellah olacağı, müdâfaʻa techîzâtı yapacağı âşikâr olmakla berâber nüfûs-servet siyâsetini pek kıskanç ve keskin nazarlar ile taʻkîb ve müdâfaʻa eden Hükûmet-i Cumhûriye'nin de bu husûsda ne kadar zahîr olduğu da bir hakîkatdir. Fi'l-hakîka "beyâz vebâ" diye târîhde nâm alan ve hilkat-i beşerden iʻtibâren nesl-i beşeri için için kemiren ve bütün dünyâda bi'l-umûm ırk ve edyâna musallat olan bu ictimâʻî âfete karşı mücâde- le etmek son senelerde her vatandâşın bir vazîfe-i vataniye ve ictimâʻiyesi kadrosuna dâhil olmuşdur, denilebilir. Binâberîn vatandâşların verem ile mücâdele eden millî teşkîlât ve müessesâta bir an evvel gö- nüllerinin arzuları ile kaydolunmalarını muhît ve âilelerine bu husûsda mütemâdî îkâz ve delâletde bulunmalarını vatanî ve ictimâʻî bir vazîfe telâkkî ediyor ve cümleyi îfâ-yı vazîfeye daʻvet ediyoruz. [367] HAYÂT VE ÖLÜM NEDİR? (77'nci nüshadan mâbaʻd) Hayât Nedir? Mebhasü'r-ruşeym dikkatle tedkîk ve tefahhus edilecek olursa aynı hâlin vâkiʻ olduğunu göre- ceğiz. Değil yalnız hücerâtın, fakat uzviyetin ve uzuvların da ölümü nazar-ı dikkatimize çarpacakdır. Hayvânât-ı fıkariyede amûd-ı fıkarî bir uzuv ile başlar. Buna nota-corde nâmı verilir ki, amûd-ı fıkarî- yi husûle getirecekdir. Şimdi muhît-i hâricî ile dâimî münâsebetde bulunan hücerât asabî hücreleri vücûda getirir. Cümle-i asabiye edimme-i hâriciyenin sathî tabakasının inkişâfı netîcesidir. Ruşey- min zahrı kısmında mevcûd bir hat vardır. Buna mîzâbe-i muhhiye (gouttiere medullairé) denilir. Bu mîzâbenin kenârları yekdiğerine yaklaşarak uçları birbiriyle iltisâk peydâ eder. Bu iltisâk netîcesi mîzâbe bir kanâta münkalib olur. Buna kanât-ı muhhî denilir. Bu asabî cümlenin ibtidâî bir hâlidir. İşte bütün cümle-i asabiye-i merkeziye bu kanât-ı muhhîden hâsıl olur. Bunun üstüvânî kısmı nuhâʻ-ı şevkîyi ve şişkin olan aksâmı muhhı vücûda getirir. Bu enbûb-ı asabîyi teşkîl eden hücreler yavaş yavaş şekillerini değiştirerek nöron denilen ve büyük bir nevâtî ve bir istitâle-i üstüvânîsi, müteʻaddid istitâleleri bulunan bir asabî hücreye inkılâb eder. Tek olan istitâleye mihver-i üstüvânî, müteʻad- did istitâlelerine dendrit nâmı verilir. Şuʻabâtın dendritleri diğer hücerât-ı asabiye ile münâsebâtını teʼmîn ve idâme ederler.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=