HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 80 4106 11-Cânlandırma ameliyesinin tatbîkinde ameliyâtı icrâ eden kimseyi değiştirmek lâzım geldiği zamân çok dikkat edip teneffüsün intizâm-ı devâmını bozmayarak işbu ameliyeye devâm etmek el- zemdir 1 . Safiye Hüseyin _______________ HAYÂT VE ÖLÜM NEDİR? (79'uncu nüshadan mâbaʻd) Lâ-yemût Uzviyetler Beşeriyet ve bütün zî-hayât mevcûdât için mukadder olan ölümdür. Tabîʻatın bu şedîd kânûnun- dan kurtulmak imkân ve ihtimâli yokdur. Her cânlı mevcûd nihâyet ölüme mahkûmdur. Neşʼeli bir ilkbahâr sabâhının ölgün ve ılık gölgeleri altında uzanan ovalara, dağlara, nehirlere bakınız. Ağaçla- rın yeşil gölgeleri arasında fısıldaşan rengârenk kuşlar, lâciverd renkli ve hâreli denizin, koyu mâvi renkli ırmak ve nehirlerin derinliklerinde bir sürʻat-i berkıye ile koşuşan balıklar, havâların nâ-mah- dûd vesîʻ sâhalarında uçuşan zerrîn kanadlı şuh kelebekler, çayırların, dağların üzerinde, karanlık [363] kovu[k]larda soğuk iklîmlerin buzlu ve beyâz kayalarında yaşayan hayvânât-ı vahşiye, kürre-i arzın ihtiyâr kışrında tenebbüt eden milyarlarca hadsiz ve hesâbsız nebâtât ve mevcûdât, kısa veya uzun fâsılalardan sonra tabîʻata vedâʻ ederler. Bazıları tabîʻî ölüm ile vedâʻ eder, bazıları kendileri- ne musallat olan düşmanların kahhâr pençeleri altında cân verirler. Zümürrüdîn bir ovanın, gümüş renkli bir ırmağın, koyu menekşe renkli bir dağın sînesinde gördüğümüz şirin, câzib manzara içeri- sinde görülmez hakîkatlerin işitilmez bir velvelesi, birçok mevcûdâtın elîm ıztırâbâtını fısıldayan son nefeslerinin elemli musikisi vardır. Bu ilâhî sükût içerisinde cân çekişen vücûdlar, sönen hayâtlar, ebediyen vedâʻ eden mevcûdât var. Eskiler ölür, yeniler gelir. Hayât ve ölüm mübâdelesi yekdiğerini taʻkîb ederek bu füshat-fezâ içerisinde kürre-i arzın kurulduğu günden beri devâm edegelmekdedir. Ölüm hayâtın gayr-ı kâbil-i ictinâb netîcesidir. Bu netîce-i müessife beşeriyeti mukâseme eden birçok dînlerin sebeb-i neşʼeti olmuşdur. Hayâta merbûtiyet insânların en büyük emelleridir. Hayât-ı sermedî ve hayât-ı müstakbel, bü- tün dînlerin insânlara vaʻd etdikleri tatlı bir hayâldir. Edyân sermediyeti kabûl eder. Fi'l-vâkiʻ edyân sermediyeti kabûl etmekle berâber lâ-yemût uzviyetleri kabûl eden bir mebha- sü'l-hayât âlimi vardır. Bu zât Weismann'dır. Bu zât tek hücreli mevcûdât ile kesîr hücreli mevcûdât arasında tâm bir zıddiyet görmekdedir. Tek hücrelerde uzvî vazîfeler ile neslî vazîfeler aynı hücrenin dâhilindedir. Kesîr hücrelilerde bu iki vazîfe yekdiğerinden ayrıdırlar. İbtidâî hayvânlar fenâ bulacak olursa neslî ve uzvî aksâm aynı zamânda fenâ bulacakdır. Bunların lâ-yemût olması, bekâ-yı nesil için elzemdir. Diğer kesîrü'l-hücerât olan mevcûdâtda neslî hücreler lâ-yemûtdur. Bünyevî hücrelerin fâni olması nesli tehlikeye koymaz. Weismann'a göre vahîdü'l-hücre hayvânlar lâ-yemûtdur ve kesî- rü'l-hücre hayvânlar fânîdirler. 1 Safiye Hüseyin Hanımefendi'nin mecmûʻa için terceme lütfunda bulundukları işbu teneffüs-i sınâʻî usûlü Amerika Telefon ve Telgraf Şirketi, Amerika Salîb-i Ahmeri, Amerika Havagazı Şirketi, Amerika'nın en meşhûr bir çelik kumpanyası, Tenvîrât-ı Elektrikiye Şirketi ve Amerika Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti, Tabâbet ve Cerrâhî Bürosu, Amerika Bahriye ve Harbiye Nezâretleri, Amerika Maʻâdin Müdüriyeti ve Amerika Sıhhiye Müdüriyet-i Umûmiye- si tarafından kabûl edilmişdir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=