HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 4 118 SAMANLIDAĞ ŞİBH-İ CEZÎRESİ MUHÂCİRLERİ (Üçüncü numaradan mâbaʻd) Herkes hummâlı bir faʻâliyet içinde çalışır iken, Yunan kumandanı kayıklar husûsunda verilen müsâʻadenin geri alındığını söyledi. Mîralây Spencer bu tarz-ı harekete o kadar kızdı ki, hemen san- dala binerek Gülnihâl vapuruna çekildi ve Yunan kumandanıyla resmen alâkasını kesdi. Bunun üzerine yarı dolmuş bir hâlde bulunan kayıklar, olduğu gibi bırakıldı. Esnân-ı askeri- ye dâhilinde bulunanların muʻâyenesi de yapıldıkdan sonra zâten dolmuş olan Gülnihâl ve Gayret vapurlarını kaldırdık. İki sâʻat sonra muhâcir ve eşyâ aldıkdan ve mavnalarımızdan birini yedeğe bağladıkdan sonra Galata yatı dahi İstanbul'a müteveccihen hareket etdi. Evvelce takarrür etdirildiği vechile Mîralây Spencer'dan mâʻadâ bütün müttefikîn heyʼetini Armudlu'da bırakdıkdan sonra İstan- bul'a avdet etdik. Bu sefer Gülnihâl 1.055, Gayret 250 ve Galata 250 muhâcir aldı. Bu sûretle Armudlu bilâ-hâ- dise kısmen tahliye edildi. 18 Haziran Cumartesi günü sâʻat 4,5'da İstanbul'a vâsıl olduk. Haziran'ın yirminci Pazartesi günü Hâle vapuru Armudlu'ya gönderilerek iki gün sonra 158 muhâcir ile 1.000 okka zeytini hâmilen Dersaadet'e avdet etmişdir. Armudlu'nun İkinci Seferi ve Köyün Tamâmen Tahliyesi Armudlu'dan İstanbul'a avdet târîhimiz olan 18 Haziran'dan 22 Haziran'a kadar devâm eden müddeti, mesâil-i muʻallakanın halliyle geçirdik. Gerek rehîne sıfatıyla alıkonulmak istenilen kadın- ların İstanbul'a avdetlerine müsâʻade istihsâli, gerekse Armudlu'da zabt olunmak arzusu ızhâr olunan kayıkların sâhiblerine teslîmi ve mevâşî mesʼeleleri, İngiliz Murahhası Mîralây Spencer'ın gayreti sâ- yesinde nisbeten dört gün gibi kısa bir zamân içinde hallolundu. Zâten her ihtimâle karşı Armudlu'da bırakdığımız müttefikîn heyʼetini, böyle muhâtaralı yerlerde artık daha uzun bir zamân bırakamaz idik. Diğer tarafdan İstanbul'daki Yunan fevkalâde komiseri, Armudlu tahliyesinin müşkilâta maʻrûz bırakılmaması çârelerini teʼmîn etmiş idi. Armudlu'ya hareketimizden bir gün evvel, Mîralây Spen- cer'ın bizim ile berâber gelemeyeceğini ve bazı esbâbdan dolayı yanımıza başka bir İngiliz murahha- sının verilemeyeceğini istihbâr etdik. Maʻamâfîh Mîralây Spencer yine heyʼetin riyâsetini muhâfaza ediyor ve bu sefer de Fransız Murahhası Yüzbaşı Lukas'yı kendi yerine vekîl bırakıyor idi. 23 Haziran Perşembe günü hareketimiz takarrür etdi. Liman kontrolünde vakit gâib etmemek için Mîralây Spencer'ın delâletiyle İngiliz liman reîsliğinden ale's-sabâh istediğimiz herhangi bir sâʻatde gitmekde serbest olabileceğimize dâir vesîka aldık. 23 Haziran Perşembe günü tulûʻ-ı şems ile berâber müdhiş bir lodosa rağmen Sirkeci rıhtımın- dan yine Gülnihâl vapuruyla Armudlu'ya müteveccihen hareket etdik. Vapur yedeğinde sevkiyâtın kocaman bir motorunu götürüyor idi. Her seferde olduğu gibi heyʼete refâkat eden Manchester Guar- dian Muharriri ve refikası Madam Toynbee bu defa dahi refâkat eyliyor idi. Sâʻat sekizde Armudlu'ya muvâsalat etdik. Yalı'da artık köyün son eşyâsı yığılmış ve son [91] insânları toplanmış idi. Hemen karaya çıkarak heyʼete mülâkî olduk. Yüzbaşı Lukas'ya Mîralây Spencer'ın mektûbunu verdim. Gay- bûbetimiz esnâsında köyde her şeyin iyi geçdiğini, kalan ahâlînin yavaş yavaş toplandığını, kayık- ların serbest bırakıldığını, Yunan kumandanının zeytinlerin nakline müsâʻade edeceğini ve köydeki bütün kadın ve erkeklerin gitmesine iʻtirâz etmeyeceğini haber aldık. Armudlu ahâlî-i İslâmiyesi, gaybûbetimiz esnâsında Armudlu'da bırakılan heyʼet-i tahkîkiye aʻzâsını fevkalâde iʻzâz u ikrâm etmişdir. Heyʼet-i tahkîkiye bu misâfir-perverliğin nezâketinden fev- kalâde memnûn olarak minnetdârlıklarını bize tekrâr etdiler. (Mâbaʻdi var.)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=