HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 5 138 [101] gelmiş olan Roma Japon Sefâreti Ataşemiliteri Kâimmakâm Mösyö Ogayova ile sefâret-i müşârunileyhâ ataşelerinden Mösyö Sici İnoniye ve Asinara meʼmûrîn-i askeriyesi ile birlikde vapu- ra azîmet olundu. Muvâsalatımızda geminin Pire'de vefât eden kapudanı yerine taʻyîn olunmuş olan Mösyö Kayiçi Tavayişi, Viladivostok'dan beri üserâya refâkat eden Japonya piyâde kâimmakâmla- rından Mösyö Posişi Çomora, birinci sınıf etıbbâ-yı askeriyeden Binbaşı Mösyö Koşna Çamora ve Cemʻiyet-i Akvâm tarafından tavzîf olunup Pire'de üserâya iltihâk etmiş olan Beynelmilel Salîb-i Ahmer Komitesi Murahhası Mösyö Hanry Gano tarafından istikbâl edildik. Zâbitân ve efrâd-ı Osma- niye güvertede müctemiʻ idiler. Cümlesine taraf-ı hükûmet ve sefâret-i seniyyeden beyân-ı hoş âmedî edilerek gazâlarını tebrîk etdikden sonra taʻlîmât-ı devletleri dâiresinde idâre-i kelâm etdim. Asinara adasının İtalya'nın hidemât-ı şâkka mahkûmiyeti için bir menfâ olduğunu haber almış olduklarından zâbitân efendiler böyle bir adaya yerleşdirileceklerinden dolayı beyân-ı teessüf ve teessür ediyorlar idi. Taraf-ı hükûmet-i seniyyeden maʻrûz bulunan mâddî, maʻnevî, mâlî ve iktisâdî envâʻ-ı müşkilât karşısında bile kendilerini Yunan el ve toprağında bırakmamak için sarf olunan gayret ü himmeti, katlanılan nakdî fedâkârlığı düşünmek, çıkacakları toprağın düşman toprağı olmadığını, orada kal- dıkça istirâhatlerinin teʼmîni ve an-karîb tamâmen iʻâde-i hürriyetleri esbâbına tevessülden bir an hâlî kalınmayacağını derpiş etmek, adanın manzara-i haşyetinden mütevellid teessürü tehvîne medâr olacağını beyân ve muhterem gâzîlerimizin her biriyle ayrı ayrı görüşerek teskîn-i merâret-i kalble- rine sarf-ı mesâʻî etdikden sonra sâlifü'l-esâmî meʼmûrîn-i âide ile akd-i meclis-i müzâkere olunarak nakliyâtın sûret-i icrâsı takarrür etdirildi. 19 Çarşamba sabâhı, sâʻat sekizde karârlaşdırılan tertîb üzere ilk kâfile karaya çıkdı. Ağırlıkla- rı, bilâhare tebhîr edilmek üzere depoya vazʻ olundu. Zâbitân ve efrâd yıkandılar, elbise ve çamaşır- ları tebhîr edildi. Yoklamaları da icrâ edildikden sonra taʻyîn olunan koğuşlara sevk olundular. Akşâm sâʻat yedide nakliyât hitâm bulmuş ve melfûfen mütekaddim liste mûcebince 7 zâbit ve küçük zâbit ve 514 neferden mürekkeb üserâ-yı sâbıka-i Osmaniye yerlerine yerleşdirilmiş idi… Şunu arzı vazîfe addederim ki, gerek seyâhatimiz gerek ikâmetimiz esnâsında gerek askerî ve gerek mülkî meʼmûrîn tarafından fevkalâde hüsn-i muʻâmele görüldü. Vazîfemizin hüsn-i îfâsı için her nevʻ teshîlât ibrâz olundu. Hele Japonlar tarafından gösterilen âsâr-ı dostâne cidden şâyân-ı takdîr ve mûcib-i minnetdârî-i azîmdir. Gerek zâbitânımız gerek efrâd-ı Osmaniye yek-zebân olarak haklarında gerek hîn-i seyâhatde ve gerek Pire'de geçirdikleri müddet-i medîde esnâsında gösterilen samîmî dostluğun, istirâhatlerinin teʼmîni için sarf olunan himemât-ı kıymetdârın şâkir ve minnetdârı bulunuyorlar… Asinara adası fi'l-hakîka bir menfâdır. Adedi beş yüz kadar olan hidemât-ı şâkka mahkûmiyeti mahbûs kıyâfetiyle adada çalışmakdadır. Burası mevkiʻ-i heyʼet-i askeriyesinden mâʻadâ yalnız bir- kaç balıkçı âilesiyle meskûndur. Su da dâhil olduğu hâlde bütün levâzım-ı zarûriye-i hayâtiye römor- kör ile Porto Torres'den getirilmek muktezîdir. Ada, gayr-i münbit toprağı, ağaçsız, yalçın kayalı dağ- larıyla pek haşînü'l-manzardır. Üserânın uzun müddet bu adada ikâmeti tecvîz olunamaz. Kırk sekiz günlük müzʻic bir seyâhate takaddüm eden altı-yedi senelik esâretden sonra vatan kokusunu duyacak kadar ana toprağa yaklaşdıkları sırada Yunanîler tarafından tevkîf edilerek sekiz ay da Pire'de gemi içinde kalmak kuvve-i maʻneviyelerini sarsmışdır. Yunanîler kavâʻid-i beyne'd-düveliyeye muhâlif olarak Japon gemisini tevkîf etdiklerini ikrâr etmeyebilirler. Hakîkat olan, mesʼelenin bilâhare bir izzet-i nefs mesʼelesi şeklini aldığıdır. Üserâmızın vatanlarına avdetine müsâʻade etmeyerek İtalya toprağında bulundurmakla izzet-i nefsleri için bir tarziye almış oluyorlar. Min gayr-ı haddin öyle zannediyorum ki, Cemʻiyet-i Akvâm nezdinde üserâmızın →