HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 8 241 Hikmet Beyler ile Hilâl-i Ahmer meʼmûrlarından Ali Macid ve Doktor Galib Hakkı Beyler ve Muhâ- cirîn Müdürü Hamdi Bey hâzır bulunmuşlardır. Merâsime İngiliz Muʻâvenet Komitesi aʻzâsından General Franks'in ber-vech-i atî terceme eylediğimiz Fransızca nutku ile ibtidâr olunmuşdur: "-Komitemizle Misis Doughty Willy tarafından başka bir tarafda ittifâk edilen 500 kişiye in- zimâmen 3.750 kişiyi infâk edecek Davudpaşa Kışlası'ndaki şu aşhânenin resm-i küşâdında birkaç söz söylemem taleb olunmuşdur. Şunu söylemek isterim ki, yapdığımız küçük muʻâvenetler bütün kalbimizle yapılmışdır ve daha fazlasını yapmak isteriz. Yine şurasını îzâh etmek arzusundayım ki, yapdığımız bu muʻâvenet, katʻiyen resmî olmayıp teşebbüsât-ı şahsiyenin mahsûlüdür. İstanbul'da bulunan İngilizler, ağır sûretde çalışır köylüler olup hiçbir sûretle mesʼûl olmadıkları bir muhârebenin kurbânı bulunan binlerce yurdsuz ve zavallı Türk mültecîsinin sefâlet ve ıztırâbâtı karşısında derîn bir teessür duymuşlardır. Hissetdiğimiz teessürün âsârını ilk defa olarak göstermek şerefi Misis Doughty Willy'ye âiddir. Misis Willy, dört aydır kendi masrafıyla âlî-cenâbâne bir sûretde teʼsîs etdiği aşhânede 250 kişi infâk etmekdedir. Misis Cobham bu maksadla bir İngiliz komitesi teʼsîsi sûretiyle mesâʻî-i hayırkârâneyi tevsîʻe hâdim olmuşdur. Gördüğümüz muʻâvenet-i mâliyenin büyük kısmını Sir Charles ve Lady Har- rington'a medyûnuz. Bu muʻâvenet sâyesinde mesâʻîmizi bugünkü dereceye îsâl edebildik. Bu iʻâne cemʻi, kendileri tarafından gösterilen gayret sâyesinde mümkün olmuşdur. Sir Charles Harrington Paris Sulh Konferansı'na çağırılmış olduğu için bugün [175] burada bulunamamışdır. Komitemizin reîsi olan Sir Adam Block, aynı maksadla seyâhate çıkdığından bugün burada ben kendisine vekâlet ediyorum. Lady Harrington da maʻatteessüf hâzır bulunmak imkânını bulamadığından general yâveri kendisini temsîl etmekdedir. Bu mesâʻîde, size iştirâk etmek bizim için pek ziyâde bâʻis-i memnûniyetdir. Generalin geçen- lerde söylediği gibi, bu mesâʻî İngilizlerle Türkler arasında bir köprü teşkîl etmekdedir. Bu köprü üzerinde makâsıd-ı insâniye ile birleşebiliriz. Bu köprüden geriye ircâʻ-ı nazar ederek mâzîde asır- larca müddet İngilizlerle Türkler arasında mevcûd bulunmuş olan kadîm dostluğa bakabiliriz. İleri doğru bakınca da nazarımız bu felâketli harb nihâyet bulduğu ve sulh teʼsîs etdiği zamân o kadîm dostluğun tâzelenmesi ve inşâallah asırlarca devâm etmesi ümîdine musâdif olur. Sözümü ikmâl etmezden evvel Osmanlı Hilâl-i Ahmeri'nin ve Muhâcirîn Müdüriyet-i Umûmi- yesi'nin parlak mesâʻîsi hakkında beyân-ı takdîrât etmek isterim. Her iki dâire ile dâimâ münâsebât-ı hasenede bulunduk. Ben daha ziyâde Osmanlı Hilâl-i Ahmeri ile ve orada bilhâssa Ali Macid Bey ile teşrîk-i mesâʻî etmekle müşerref oldum. Bu mesâʻî esnâsında Hilâl-i Ahmer'in teşkîlâtındaki mükem- meliyet ve mensûblarındaki hiss-i vazîfe hakkında pek yüksek fikirler peydâ etdim. Son söz olarak şunu diyeceğim ki, bulduğumuz muʻâvenet, mesâʻîye devâm etmemizi mümkün kıldığı müddetçe sizinle bu hayırlı işde teşrîk-i mesâʻîde devâm edeceğiz". Doktor Celâl Muhtar Bey, Hilâl-i Ahmer nâmına general cenâblarının bu nutkuna Fransızca cevâb vermişdir. Doktor Celâl Muhtar Bey demişdir ki: "-Bir vahşîye, bir yamyama: '-Sen medenîsin' diye hitâb etmiş olsak, o vahşî, o yamyam yüzümüze bakarak: '-Kadınları fabrikalarda, erkekleri maʻden ocaklarında, çocukları rutûbetli yerlerde çürütmeğe, muhârebelerde hem-cinsinizi tayyâre, top, tüfenk, tahtelbahir yetişmiyormuş gibi muhnik gazlar ile ihnâk etmeğe, medeniyet der iseniz, ben böyle bir medeniyeti hem kabûl etmem hem de böyle bir medenîliği nefsime bir hakâret add ve vahşîliğim ile iftihâr ederim' diye bizi iskât edebilir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=