HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 8 242 Fakat bizi bu cevâb-ı müskiti ile ilzâm eden o vahşî, şimdi bu meclisde bulunmuş olsa, gör- düğü icrâât-ı hayriyeye her hâlde hayrân kalır ve medeniyetin mahv u tahrîbe masrûf olmayan diğer havâss-ı insâniye ile mütehallî olduğuna kanâʻat hâsıl eder idi. Şu anda nazar-ı dikkatim önünde bir takım levhalar peydâ olmuşdur. Bu levhalardan biri Misis Doughty Willy'nin eser-i hayrıdır. Mûmâileyhâ, Çanakkale muhârebâtında Türkler ile harb ederken terk-i hayât etmiş, fakat öteden beri Türk muhibbi olan bir mîralâyın zevcesidir. Bittabʻ Misis Dou- ghty Willy'nin teessürâtı hadd-i gâyededir. Böyle olduğu hâlde bile mûmâileyhâ kendi teessürâtını şu gördüğümüz muhâcirlerin sefâleti karşısında unutarak onlardan yevmî iki yüz ellisinin infâkını üç aydan beri derʻuhde ederek hissiyât-ı insâniyetkârânesini göstermiş, bu teşebbüs-i hayır-perverâne- siyle iki yüz elli değil, iki yüz elli bin değil, belki iki yüz elli milyondan ziyâde efrada mâlik olan bir heyʼet-i insâniyeyi kendisine medyûn-ı şükrân bırakmışdır. Mûmâileyhâ sırf hayır nâmına hayır işle- meği şiʻâr edinmiş ve adedi birçoğa varan âsâr-ı hayriyesi meyânında Hindistan'da yetmiş yataklık bir hastahâne, muhârebeden evvel Konya'da sevgili zevciyle bulunduğu sırada müteʻaddid dispanserler gibi mühim müesseseler vücûda getirmişdir. Şâyân-ı teşekkürdür ki, bu iki yüz elli kişilik aşhânesini bir kat daha tevsîʻ etmek maksad-ı âlî-cenâbânesiyle Sir Lady Horace Rumbold, General ve Lady Harrington, Sir Adam Block, General, Misis ve Mis Franks, Misis Cobham, Misis Doughty [176] Willy, Mister Baker ve zevât-ı sâireden mürekkeb bir komite teşekkül etmişdir. Komite, birçok esbâb-ı muʻâvenet cemʻ etmiş ve şimdi resm-i küşâdında bulunduğumuz şu müessese-i infâkiyenin vücûda gelmesini mümkün kılmışdır. Hilâl-i Ahmer, böyle bir hizmet-i insâ- niyetkârâneye teşrîk edilmiş olmasından dolayı hem cemʻiyet-i mezkûre hem de muhâcirler nâmına teşekkür ederim. İkinci levha, General Franks cenâblarının muttasıf oldukları şîme-i insâniyet-perverî âsârından müteşekkildir. Çokdan beri ızhârına vesîle bulamadığımız ve şurada etrâfımızı ihâta eden binlerce muhâcirin lisânen ifâde edemedikleri, fakat kalben düşündükleri teşekkürât, general cenâblarına âiddir. General cenâbları! Siz, Hilâl-i Ahmer'in müttefikîn devletlerinin fevkalâde komiserlerine vukûʻ bulan mürâcaʻat üzerine teşekkül eden heyʼetin riyâsetinde idiniz. Hilâl-i Ahmer vapurlarıyla mükerreren Samanlıdağ şibh-i cezîresine gitdiniz. Orada Yunan mezâlimi altında kalmış olan bir takım bîçâreleri âdetâ Yunan bakıyye-i kuvâsıyla pençeleşerek kurtardınız. Orada gördüğünüz elvâh-ı fecîʻadan vicdânen mütees- sir oldunuz. Mazlûmîni himâyeniz altına aldınız. Yaralıları bırakmadınız, vapurlara nakletdiniz. Sizi bu mesâʻî-i tahlîskârânede ayrıca müteessir kılan bir cihet daha var idi. Bu tarafı kurtardığınız hâlde uzaklarda îkâʻ edilmekde olan cinâyât ve tahrîbâta mâniʻ olamadığınızı, yanan köyleri sündüremedi- ğinizi hissederek ufka doğru meʼyûsâne bakdınız. Bu esnâda yanmasını menʻ edemediğiniz köylerin tekrâr yeniden teʼsîs-i âmâli ve niyyât-ı hasenesi kalb-i müteessirinizde yer eylemişdir. Şu dört bin kişilik aşhânenin teʼsîs şerefini diğer zevâta terk ediyorsunuz. Fakat bu zevât-ı kirâmın asıl mürevvicin, müessisin siz olduğunuzu iʻlân etmekle, benim kadar mahzûz olacaklarına şübhe etmem. Üçüncü bir levha daha vardır ki, ikincinin mütemmimidir. Şu anda karşımda bulunan Mîralây Spencer, bu levhanın mevzûʻudur. Mîralây cenâbları, Yalova'da Yunanîlerin cân ve mâla karşı olan tecâvüzâtına mâniʻ olmak için âdî bir nefer gibi gece tâm altı sâʻat nevbet beklemiş ve berây-ı istirâhat gemiye avdetleri teklîf edil- dikde: '-Hayır, gelemem. Burada sıyânet edilecek pek çok bîçâreler var. Benim vazîfem buradadır'
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=