HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 10 308 Sardinya adasından sonra bilâ-hâdise yolumuza [219] devâm etdik. Matapan burnuna varmaz- dan evvel, önümüze Carlo Blender isminde küçük bir yelken gemisi çıkdı. Mürettebâtı aç kaldıkla- rından bizden muʻâvenet taleb ediyorlardı. Kendilerine yiyecek ve tütün verdik. Hattâ efrâd bile bu açlara muʻâvenet husûsunda büyük bir âlî-cenâblık gösterdi. Birçoğu kendi istihkâkları olan ekmeğin ve tütünün bir kısmını bu zavallı açlara verdi. Matapan burnundan sonra fırtına bizi biraz râhatsız etdi. Fakat Çanakkale'deki istikbâl ve esîr- lere karşı gösterilen hüsn-i kabûl bütün o acı zahmetleri unutdurdu. Çanakkale'den geçerken İslâm âbidâtı önünde duʻâlar edildi. Çanakkale'ye gelince, Mutasarrıf Vahab Subhi Bey'le livâ muhâsebeci- si, polis komiseri ve birâderi, Çanakkale merkez meʼmûru beyler vapura gelerek esîrlere ahâlî nâmına şeker, tütün ve sigara tevzîʻâtında bulundular. Artık esîrlerin yüzü gülüyordu. Vatanın bu ilk merhalesinde gördükleri eser-i mihmân-nüvâzî- den dolayı pek ziyâde mütehassis oldukları görülüyordu. Çarşamba günü akşâmı, Çanakkale'den müfârakatdan sonra herkes pür-neşʼe sabâhı bekliyor, senelerden beri gözlerinde tüten İstanbul ufuk- larının görünmesine intizâr ediyordu. Fakat gece yarısını müteʻâkib sâʻat iki buçukda zuhûr eden bir hâdise bu neşʼe ve şatârete biraz zehir katdı. Önümüze çıkan Yunan'ın Aigli ismindeki torpidosundan gelen bir ses, bizden vapurun ve süvârînin ismi hakkında îzâhât istiyordu. Lâzım gelen cevâbları verdik. Fakat bunun ile kanâʻat etmeyerek bir sandal ile gemiye geldiler. Taharriyâtda bulunacakla- rını söylediler. Nâçâr mutâvaʻat etdik. Bir Yunan zâbitinin refâkatinde müsellah birkaç Yunan neferi gemiye geldiler ve her tarafı aradılar. Ben mütemâdiyen: '-Hilâl-i Ahmer bayrağı altında seyâhat eden bir gemide harb kaçağı, eşyâ bulunmaz. Bu hare- ketinizi protesto ederim' diyordum. İki buçuk sâʻat taharriyâtdan sonra tabîʻî bir şey bulamadılar ve geldikleri gibi tordipodalarına avdet etdiler. Benim ile berâber bulunmuş olan Hilâl-i Ahmer meʼmûrîn ve müstahdemîni vazîfelerini bi-hakkın îfâ etdiklerinden ken- dilerine son derecede minnetdârım. 1 Haziran'a musâdif Perşembe günü sâʻat onda İstanbul limanına muvâsalat etdik. Üserânın ahvâl-i sıhhiyesi pek iyidir. İçlerinde yalnız iki müteverrim nefer vardır. Zavallı bir mecnûn da orada kalmışdır. Asi- nara'da hâl-i esâretin verdiği meşakkatden dolayı bir neferin muvâzene-i akliyesi muh- tel olmuş ve zavallı ara sıra dalgın bir hâl- de dağlarda dolaşıp dururmuş. Hareketimiz günü yine nevbet günü olacak ki, bu zavallıyı bulmak kâbil olamamışdır. Maʻamâfîh garni- zon kumandanı bulunduğu zamânda kendisi- ni göndermeği vaʻd etdi. [220] Bütün üserâ Hilâl-i Ahmer'e karşı medyûn-ı şükrândır. Cümlesi Hilâl-i Ahmer'e aʻzâ kaydedilmek arzusunu ızhâr ediyorlar. Asinara'dan üserâmızı İstanbul'a ve Karadeniz'in muhtelif iskelelerine getiren Seyr-i Sefâin İdâresi'nin Ümid vapuru Le bateau Umid qui transporte les prisonniers turcs dʼAsinara à Constantinople et à divers ports de la Mer Noire
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=