HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1

XXXIII Elbette Hilâl-i Ahmer Cemiyeti gibi çalışma alanları son derece geniş bir teşkilatın hedeflediği hizmetleri yapabilmesi için sadece başkentte lokal bir yapı olarak faaliyet göstermesi yeterli olma- yacaktı. Din, dil, ırk farkı gözetmeksizin ihtiyaç duyan her insana yardım ulaştırma misyonu ile yola çıkan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, özellikle Kızılhaç ile yakın temasından da aldığı ilhamla, yurt dışında kısa sürede benzeri yapıların kurulmasına neden oldu. Türkmenistan'dan Amerika'ya, Hindistan'dan Azerbaycan'a, Mısır'danArjantin'e kadar dünyanın birçok yerinde Hilâl-i Ahmer Cemiyetleri kuruldu. Cemiyet bir yandan bu yeni yapılarla işbirliğini güçlendirirken, bir yandan da yurt içi örgütlenmesini geliştirdi. Bu yolla kurulan çok sayıda yeni şubesi ile hızla büyümeye devam etti ve faaliyet alanını genişleterek kısa sürede Osmanlı Devleti'nin en büyük sivil toplum teşkilatı olmayı da başardı. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, imparatorluğun öncelikle etki alanındaki bölgeler başta olmak üzere açılmasına vesile olduğu çok sayıda ülke Hilâl-i Ahmerleri aracılığıyla bölge halklarından gerekli yardımları toplamayı başarmış ve savaşın yaralarının sarılması sürecinde ihtiyaç duyulan kaynakları kendi im- kânlarıyla büyük oranda üretmiştir. Özellikle İslâm coğrafyasında (Hindistan başta olmak üzere) ku- rulan diğer ülke Hilâl-i Ahmer Cemiyetleri Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı-Yunan Savaşı, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı gibi tüm sıkıntılı zamanlarımızda ve yine imparatorluğun yeniden ayağa kalkabilmek için yaptığı her türlü girişimlerde (Hicaz Demiryolu Projesi, Osmanlı'nın denizdeki gücünü artırmak için kurulan Donanma Cemiyeti vb.) çok önemli yardımlar sağlamış- lardır. Hatta birçoğu kendi bölgelerinden topladıkları yardımları iletmenin yanı sıra özellikle savaş zamanlarında dünyanın dört bir yanından buralara kadar gelip bizzat insanî yardım çalışmalarına katılmışlar ve fiilen de yanımızda olduklarını göstermişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasî ve askerî gücünün zayıfladığı bir dönemde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin sağlamayı başardığı bu birlik ve insanî dayanışma elbette her türlü takdire şayan bir durumdur. Ayrıca Berlin, Viyana ve Budapeşte'de kurulan Osmanlı Hilâl-i Ahmer Komiteleri Osmanlı Devleti'nde ihtiyaç duyulan eşya, ilaç ve sağlık malzemeleri tedarikinde çok önemli rol oynadı. Cemiyet ayrıca yurt içinde ve yurt dışında sayısız çe- şitlilikte etkinlik ve kampanyalar düzenleyerek yeni fon kaynakları oluşturdu. Şefkat pulları, bayram çiçekleri, müsamereler, balolar, sergiler vb. çalışmalarla toplanan gelirler insanî yardımda kullanıldı. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, özellikle askerî bir kurum olmadığından savaşlarda esir alınan ve esir verilen askerlerin sorunlarının çözümünde de nerede ise faaliyet gösteren yegâne kurumumuz oldu. Osmanlı'nın son dönemlerinde bitmek tükenmek bilmeyen savaşların doğal bir sonucu olarak çok sayıda askerimiz esir düşmüştü. Türk askerleri Sibirya'dan Yunan adalarına, KuzeyAfrika'dan, Seren- dip adasına kadar çok geniş bir coğrafyadaki kamplara dağıtılmıştı ve zor şartlarda hayatta kalmaya gayret ediyorlardı. Aileler uzun yıllar boyunca haber alamadıkları evlatlarının akıbetini öğrenmek için cemiyete başvuruyordu. Esir olan evladından haber alabilmek ne kadar değerli ise, esir olan askerin kendi varlığından ailesini haberdar edebilmesi de belki çok daha değerli olmaktaydı. Buna bir örnek olması ve cemiyetin sadece ailesi ile esir düşen asker arasında haberleşmeyi sağlamasının bile ne kadar hayatî değerde bir destek olduğunun ispatı açısından Hilâl-i Ahmer Mecmuaları nın 6. sayısının 179. sayfasında "Rus Esaret Hatıraları" başlığı ile yayınlanan bir yazıdan alınan şu ifadeler aydınlatıcı olacaktır: " Her esir, bidayeten düşt üğü yabancı bir muh it içinde tayin-i cihet hususunda bir hayli müşkilât çeker. Muhâsım olan taraf, üserâ hakkında ne derece insaniyetkârânede davranmak isterse istesin, muhafaza için yapılan takayyüdât-ı şedide yollarda, menzillerde ilcâ-yı harb ile hâsıl olan izdiham ve

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=