HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 10 320 bir belâya uğramamak için son sürʻatle bî-taraf mıntıkaya dâhil olmak arzusunda idik. Tâm Bozburun açıklarına geldiğimiz zamân, maʻhûd Dağıstanlı İbrahim'in zeytinleri ile yüklenmiş olan mavnadaki tâife 'aman batıyoruz!' diye bağırmağa başladılar. Vapur durdu. Mavnadaki eşyânın yarısını vapura aldık. Bu sûretle bir sâʻât kadar vakit gâib etdik. Tekrâr yola çıkdık. Hayırsız ada, ufukda gözüküyor idi. Bî-taraf mıntıkaya yaklaşmış idik. Sâʻat dokuzu on geçiyordu. İzmit üzerinden gelip Tekfurdağı istikâmetine doğru yol almağa çalışan bir Yunan muʻâvin kruvazörü, bizi [231] görür görmez geriye dönüp üzerimize gelmeğe başladı. İsminin Mikali olduğunu sonradan anladığımız bu gemide, İz- mit'den alınmış muhâcirler var idi. Aspis'den daha örfî ve aykırı bir sûretde hareket etmeğe yeltenen bu kruvazör bozması, biraz daha açıkda durarak 'beni taʻkîb et' işâretini verdi. Biz ise 'sen üstümüze gel' işâretini verdik. Bundan mâʻadâ Gülnihâl'in grandi direğine vapurdaki müttefikîn heyʼeti murah- haslarını temsîl etmek üzere İngiliz, Fransız, İtalyan bayraklarını keşîde etdik. Nihâyet Mikali bize geldi. Biraz daha kabaca olmak üzere tıbkı Aspis'deki gibi aynı hâzırlık, aynı tehdîd, aynı ihâfe usûl- leri, bizde de aynı hâzırlık. Yine sandal geldi, yanaşdı. Yine bir zâbit ile dört nefer çıkdı. Ancak bu se- fer, gelen zâbit daha genç, binâenaleyh daha âteşli ve daha sinirli idi. Aynı muhâvere, aynı münâkaşa, gemiyi taharrî arzusu, tarafımızdan red, sonra taharrî ricâsı, yine katʻî sûretde red, uzun münâkaşalar, tehdîdler… Zâbit gitdi, 'taʻkîb et' işâretini verdi. Muʻâvin kruvazörün önüne düşdük. O arkamıza geç- di. Toplarını bize çevirdi. Berâberce yol almağa başladık. İzmit'e doğru gidiyoruz. Vapurumuzda bir müttefikîn heyʼetinin bulunması dolayısıyla bu şirretlikden bir hâdise-i siyâsiye tahaddüs edebilirdi. Mikali'nin süvârîsi her hâlde büyük bir pot kırmak üzere idi. Gece sâʻat 11, boyna gidiyoruz. İzmit koyu gözükdü. Bu esnâda üstümüze gelenler Mikali'nin bir mikrofonu ile İstanbul'a dönmekde serbest olduğumuzu söylediler. Biz de 'gitmeyeceğiz, şimdi siz bizi taʻkîb ediniz, zâbit gönderip tarziye vermez iseniz, biz sizin peşinizi bırakmayız' diye cevâb verdik. Fakat Mikali bunu dinlemedi. Hemen istikâmetini değişdirdi ve son sürʻat ile bizden ayrıldı. Bu sergüzeşt de böylece bitdi. İstanbul'a avdet etdik. Gece yarısında Kız Kulesi açıklarında demirle- dik. Artık Samanlıdağ şibh-i cezîresi ahâlî-i İslâmiyesi tahliye edilmiş idi. Hilâl-i Ahmer'in delâlet ve himmeti ile İstanbul'a sevk edilen muhâcirlerin adedi 7.000'i mütecâviz idi". -Son- _______________ TEBERRUʻÂT Geçen Şubat'da Hilâl-i Ahmer'e verilen iʻânât cedvelidir. Kuruş Karabiga'ya tâbiʻ makbûzda muharrer kurâ ahâlîsi tarafından Gelibolu Vapur Kâtibi Necdet Efendi yediyle 14.757 Kale-i Sultaniye Hilâl-i Ahmer Şuʻbesi'nden 32.015 Gebze müsâmere heyʼetinden Zirâʻat Bankası vâsıtasıyla 7.980 Kartal kazâsı Emirler karyesi Mahkeme-i Şerʻiyye Başkâtibi Hüseyin Hayri Bey'den 4.000 Mülâzım Safvet Bey vâlidesi Hadice Hanım'dan 100 Kartal kazâsı Babalar karyesi ahâlîsinden Sabri Efendi vedâʻatıyla 7.000 Bir hanım tarafından 7.000 Doktor Tahsin Bey tarafından 300
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=