HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 1
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmû ‘ ası Sayı 1 14 idiler. İʼtilâf devletleri üniformalarını taşıyan heyʼet aʻzâlarını gördükleri zamân bu bîçâreler sokağa çıkmağa başlamışlardır. Bir sâʻat sonra heyʼet iskeleye avdet etmeğe başladığında, bin kişiden fazla olan köy halkı onu taʻkîb ederek sâhilde Bryony gemisinin top himâyesi altında ahz-ı mevkiʻ etmiş- lerdir. Heyʼet bir tarafdan İstanbul'daki fevkalâde iʼtilâf komiserlerini bu vakʻadan telsiz telgraf ile haberdâr etmiş, diğer tarafdan Onuncu Yunan Fırkası Kumandanı General Leonardopulos'a bir telgraf çekerek Küçük Kumla'nın muhtemel ihrâkından dolayı kendisini mesʼûl tutacağını bildirmişdir. 16 Mayıs'a musâdif Pazartesi günü sâhilde toplanmış halkdan cereyân-ı vekâyiʻ hakkında maʻlûmât istedik. Cevâblarından bir aydan beri vazʻiyetin müşevveş olduğunu, geçen Perşembe günü Gemlik'den gelen 50-60 Yunan askerine iltihâk eden 40 Rum'un üç erkek ile bir kadın öldürdükden sonra Karacaali'ye gitdiklerini, dün sabâh yani Pazar günü Karacaali'den gelen yüz kişilik bir müf- rezenin 8-9 kişi öldürdükden sonra Karacaali'den kırk kadını müstashiben savuşduklarını öğrendik. Sâʻat onda heyʼet köyün muhâfaza edilip edilmediğini anlamak üzere Küçük Kumla'ya gitmiş- dir. İskeleye avdetinde sâhilde toplanmış muhâcirlere, köylerinde himâye edileceklerinden bahis ile hânelerine avdet etmeleri için teşvîkâtda bulunan Yunan fırkasının üçüncü şuʻbe reîsi kâimmakâm rütbesinde bir zâbit görmüşdür. Hiçbir köylü sâhilden ayrılmamışdır. Bryony evvelki günden beri yanmakda olan Kapaklı'ya gitmişdir. Tüten enkâz altında hâlâ bir- kaç kişi var idi. Bütün köy halkı dağlara çekilmişdir. Enkâz altında dördü kadın olmak üzere sekiz cesed çıkarılmışdır. Cesedlerin hâlinden üçünün on beş gün evvel ve beşinin de bir gün evvel kat- ledildikleri anlaşılmışdır. Bir kadının vücûdundan henüz kan akıyor idi. Diğer bir kadın bir minder üzerinde katledilmiş idi. Cesedlerin vazʻiyetlerinden bu bîçârelerin hânelerinde katledilmiş oldukları anlaşılıyor idi. Cesedlerin bazıları parça parça edilmişdir. Ber-hayât kalanların ifâdelerine nazaran kâtiller Yunan askeri idi. Yunan erkân-ı harbiyesine mensûb bir zâbit, ifâde verenlerin sözlerini reddederek ‘hakîkat çocukların ağzından daha iyi çıkdığı için' orada hâzır bulunan bir kıza mürâcaʻat etmekliğimi söyledi. Kız da telâş etmeksizin kâtillerin Yunan askerleri olduklarını katʻiyetle teʼkîd etdi. Köyün civârında gerek firâr esnâsında ahâlî tarafından gerek yağmacılar tarafından terk olun- muş çamaşır ve yatak eşyâsı var idi. Karacaali'de olduğu gibi burada dahi üç rubʻu boş bir petrol tenekesi bulunmuşdur. Bir bâğçede bulunmuş olan birkaç aylık bir çocuk bir İtalyan neferi tarafından gemiye naklolunmuşdur. Sağ kalanlar emîn bir yere sevk edilmelerini taleb etmişlerdir. Dağda saklananları bulup da vukûʻ bulacak sevkden haberdâr edilmeleri ve sâhilde toplanmaları [10] lüzûmu ayrıca kendilerine teblîğ edilmişdir. Avdetinde Narlı köyünde tevakkuf edildi. Tamâmıyla mahvedilmiş olan bu köy henüz yanıyor idi. Bomboş idi. Yalnız ihtiyâr bir Türk fesinde bir gül olduğu hâlde tüten evinin yanı başındaki zeytin ağacının altında oturuyor idi. Sâʻat 18'de Kumla'ya avdet etdik. Akşâm üstü, bir gün evvel İstanbul'a çekilen telsiz telgrafın cevâbı geldi. İstanbul İngiliz fevkalâde komiseri, muhâcirlerin İstanbul'a nakledilmelerini münâsib görmeyerek İstanbul'dan gönderilecek olan beynelmilel zâbitler ile Salîb-i Ahmer meʼmûrlarının himâyesi altında Kumla'da bir temerküz mahallinin meydâna getirilmesini teklîf ediyor idi. Fikir iyi idi. Fakat kuvveden fiʻle çıkarılması zamâna muhtâc idi. Hâlbuki bu bîçâreler heyʼetin azîmetinden sonra kendi hâllerine himâyesiz bir hâlde terk olunamazlar idi. Bunun üzerine heyʼet-i tahkîkiyeye
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=