HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 2

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 19 691 lıların rehîne sıfatıyla Yunanistan'da alıkonulması için katʻiyen maʻkûl hiçbir sebeb gösterilemezdi. Murahhaslarımız bu nokta-i nazarı Mudanya Konferansı'nda dermeyân etdiler. Müttefikîn ge- neralleri, mutâlebâtımızın haklı olduğunu müttefikan tasdîk eylemekle berâber kendilerinin sırf as- kerî olan salâhiyetleri bu nâzik mesʼeleyi halle imkân verememişdi. Mesʼele sonra tekrâr Lozan Konferansı'nda mevzûʻ-ı müzâkere oldu ve bu husûs için müteşek- kil tâlî bir komisyon bir takım mukarrerât ittihâz eyledi ve her tarafça tasdîk olunan bir iʼtilâf husûle geldi. Bu sûretle Türk sivil rehînelerinin Türkiye'ye iʻâdesi, bunu müteʻâkib Türk ve Yunan askerî esîrlerinin müsâvî mikdârda memleketlerine gönderilmesi karârlaşdırılmışdı. Aynı zamânda elimiz- deki sivil esîrleri de -yüz kadarı müstesnâ olmak üzere- iʻâdeyi taʻahhüd eylemişdik. Kezâlik [182] ittihâz edilen mukarrerât mûcebince Beynelmilel Salîb-i Ahmer ile Türkiye ve Yunanistan murahhas- larından mürekkeb muhtelit bir komisyon bu muʻâmelâta nezâret edecekdi. Bir müddetden beri mezkûr komisyon bize hayretimizi mûcib olan bazı telgraflar gönderiyor- du. Ortada gayr-ı tabîʻî bir şey mevcûd olduğu görülüyordu. En nihâyet Atina'ya gönderdiğimiz bir telgrafda mâddeleri tamâmen açık ve sarîh olan Lozan iʼtilâfının tatbîkini behemehâl istediğimizi bildirdik. Gelen cevâbda iʼtilâfın 27 Şubat'da tatbîkine başlanacağı işʻâr olunuyordu. 27 Şubat'da iki vapur İstanbul'a müteveccihen yola çıkacak ve 28 Şubat'da iki vapur daha hareket edecekdi. Yunan menbaʻından bize iʻâde edilecek Türk rehînelerinin mikdârı 4.300 olarak tesbît edilmişdi. İşte her şey böyle yolunda gitmekde ve vatandâşlarımızın avdeti beklenmekde iken birdenbire âni bir vakʻa karşısında kaldık. 1 Mart'da Atina'dan 28 Şubat târîhli bir telgraf aldık. Bunda hareket etmek üzere olan iki vapura irkâb edilmiş rehînelerin yeniden karaya çıkarıldığı ve yolda bulunan diğer iki vapurun Pire'ye çağırıldığı bildiriliyordu. Hiç beklenilmeyen bu hayırdan çok mütehayyir olduk. Muhtelit komisyonun ecnebî aʻzâsının da bizden daha az dûçâr-ı hayret olmadıklarını söyle- mek lâzımdır. Komisyonun reîsi İsviçre zâbitlerinden Mîralây Wildbolz bize gönderdiği bir telgrafda aynen şöyle diyordu: "-Komisyon bu kadar şâyân-ı teessüf ve âni bir sûretde zuhûr eden hâdiseden pek müteessir olup arzu edilecek herhangi bir tavassut için Türk Hükûmeti'nin emrine âmâdedir". Diğer tarafdan Hilâl-i Ahmer Murahhası Muzaffer Bey de Salîb-i Ahmer murahhaslarının pro- testolarına iştirâk etmekle berâber vazʻiyetin bütün mesʼûliyetinin Yunanistan'a âid olduğunu göster- mek üzere bir teşebbüsde bulunmuşdur. İşte vakʻa bu sûretle cereyân etmişdir. Yunan Hükûmeti, bu garîb karârını meşrûʻ göstermek için Bahr-ı Siyah sâhilindeki Rumla- rın tebʻîdini bahâne ittihâz eylemişdir. Bunun, mevzûʻ-ı bahis mübâdele mesʼelesiyle hiçbir alâkası yokdur. Lozan iʼtilâfı ancak Türk ve Yunan rehînelerinden bahsedip Bahr-ı Siyah sâhilindeki ahâlî- nin muvakkaten tebdîl-i mahal eylemeleri hukûken bu mevzûʻun hâricinde kalmakdadır. Maʻamâfîh Yunanistan tarafından dermeyân edilecek şikâyetlerin ne dereceye kadar doğru olup olmadığını öğ- renmek istedim. Şahsî tahkîkâtımın netîcesi şundan ibâretdir: Türk-Yunan muhâsamâtı devâm etdiği müddetçe Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti yerlilerin memâlik-i ecnebiyeye azîmetini sûret-i katʻiyede menʻ etmişdi. İzmir'in istirdâdı üzerine bu memnûʻiyet kalkmış ve Türkiye'den çıkmak isteyen Rumlara bir ay mühlet verilmişdi. Mevzûʻ-ı bahis olan mesʼele tebʻîd ve ihrâc değil, seyâhate müsâʻade idi. Bu müsâʻadeden istifâde etmek isteyen çok oldu. O kadar ki, mühletin bir ay daha temdîdi taleb olunmuşdur. Büyük

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=