HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 2
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 23 882 MEZÂLİM MEŞHERİ Yunanistan'daki Üserâmızın Çekdikleri Yunanistan'daki esîrlerimizin çekdiklerini ve gördükleri mezâlimi tasvîr etmeği tasmîm etdik. Bugünden iʻtibâren bu fecîʻaya âid bazı tafsîlâtı neşretmeğe başlıyoruz. Maksadımız bu mezâlimi enzâr-ı âmmeye vazʻ etmek ve sahâif-i târîhe geçirmekdir. Bu nüshamızda İzmir'de çıkan Sadâ-yı Hak gazetesine Cemcemal imzâsıyla çekdiklerini yazan bir Türk esîrinin ihtisâsâtını bilâ-tefsîr derc ediyoruz. Cemcemal Bey, ihtisâsâtını muhtelif serlevhalar tahtında cemʻ etdiğinden biz de o serlev- haları aynen muhâfaza edeceğiz: "-Kara Çavuş 1 Zulüm ve taʻaddîdeki kâbiliyet-i fıtriyesine ve bu kâbiliyet-i fıtriyenin bize geçirtdiği kara günlere izâfeten Kara Çavuş tesmiye etdiğimiz Niko Katifori esîr Türk zâbitânı üzerinde ebediyen unutulmayacak hâtıralar bırakmışdır. Bu zâlim çavuş Leucade adasının Vasiliki köyü ahâlîsinden olup Yunanlılarca menbaʻ-ı servet ve medeniyet addedilen Amerika'da dört sene bulunmuş ve mük- tesebât-ı fikriyesinin icrâ-yı mezâlime âid kısmını lâ-yüsʼel bir sûretde Türk zâbitânı üzerinde tatbîk mazhariyetine nâil olmuşdur. Şekl ü şemâili ve manzara-i vechiyesi iʻtibârıyla kurûn-ı vüstâ zin- dâncılarından hiç de aşağı kalmayan merkûm icrâ-yı şenâʻatde hiçbir kontrole tâbiʻ tutulmamış ve zâbitâna indirdiği kırbaçları sâyesinde Yunan Hükûmeti'nin ve Yunan Kumandanlığı'nın takdîrât-ı fevkalâdesine mazhar olmuşdur. Kara Çavuş Yunanlılara hâs bir melʻanetle cebir ve tazyîk için taharrî-i esbâbdan bir an fâriğ olmaz. Eline ufak bir serrişte geçdi mi, meselâ bir firâr [312] vukûʻ buldu mu artık onun için sâha-i şenâʻat pek vâsiʻdir. İstediğini yapar. O vakit hapis, darb, kalʻa duvarlarında gezinmeği, yatsı ve sa- bâh namâzları için câmiʻ ittihâz edilen binâya gitmeği menʻ etmek umûr-ı âdiyedendir. Geceleri lam- ba yakdırmamak, defʻ-i hâcet için odalardan çıkarılmamak vesâire hepsi bu melʻûn çavuşun teʼmîn-i inzibât için tevessül etdiği en son çârelerdir. Merkûmun lâ-yuʻad mezâlimine bir misâl gösterebilmek için [1]337 senesi Kânûn-ı Evvel'inin [Aralık 1921] fırtınalı bir gecesinde pek büyük bir fedâkârlıkla firâra teşebbüs eden iki Türk gencinin dûçâr oldukları şenâʻati arz edeceğim. Mülâzım-ı Sânî Cemal Edhem ve Nuri Eşref Beyler hem esâretden kurtulabilmek ve hem de Yunanlılara esîr düşmek bedbahtlığına maʻrûz kalan Türk zâbitânının çekdikleri mezâlimi hükûmete haber vermek üzere Leucade kalʻasından firâr etmeği tasmîm ederler. Vâsıta-i firâr olarak her hafta Pazartesi akşâmları kalʻa civârında demirleyen İtalyan vapuruna ilticâ etmeği tercîh ederler. [1]337 senesi Kânûn-ı Evvel'inin [Ocak 1921] yağmurlu, boralı bir gecesinde iki Türk genci bir buçuk mil uzakda demirleyen vapura gitmek ve orada hürriyet ve serbestîye kavuşmak için kalʻanın paratoner telinden aşağı inerlerken sâʻikalar, sağanaklar o kadar kesb-i şiddet etmişdi ki, bu iki vatan yolcusunun sâlimen vapura gidebilmelerine ihtimâl verilmiyordu. Onlar karanlığın enginlerinde na- zardan gâib oldukları zamân kendilerine selâmetler temennî etmişdik. Artık gitmişlerdi. Ya hürriyet veyâhûd kuduran denizin emvâcı arasında teslîm-i rûh etmek şıklarından başka bir şey düşünemiyor- duk. Gece ve ertesi günü akşâmına kadar Yunanlılar firâra âid hiçbir maʻlûmât alamadılar. Yoklama- larda sağa ve sola dalgalanarak Kara Çavuş şaşırtılmış ve iki zâbitin noksân olduğu anlatdırılmamışdı. Kara Çavuş gibi kararan tâliʻimiz, bu teşebbüsün de müntic-i muvaffakiyet olmasını çok gördü. Preveze'den gelen bir telgraf, iki Türk esîrinin Leucade kalʻasından yüzerek orada bulunan bir Yunan vapuruna, İtalyan vapuru zannıyla ilticâ etdiklerini ve bunların tevkîf olunarak Leucade'ye sevk olun- duklarını bildiriyordu. 1 12 Nisan [1]339 târîhli Sadâ-yı Hak gazetesinden.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=