HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 2

Türkiye Hiâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 24 909 Bunlardan en mümtâz ve birinci sırayı sıtma işgâl eder. Verem ve frengi bilhâssa harbden sonra ehemmiyetli bir mevkiʻ almışdır. Bir de âdetâ yerlileşmiş bir tarzda çiçek, uyuz, gül ve bağırsak kurd- ları denen hastalıklar mevcûddur. Bundan 125 sene evvel bir İngiliz âlimi Jenner, inek aşısını keşf ve tatbîk ederek o âna kadar [326] senevî yüz binlerce vefât veren bu dünyâ salgınına karşı bir muzafferiyet iʻlân etmiş oldu. Keşf dünyâya yayıldıkdan sonra her millet ve hükûmet bu mühim ve mühlik âfetden korunma çârelerini kemâl-i ciddiyetle taʻkîb ederek asr-ı hâzırda hemen bazı mütemeddin memleketlerde has- talıkdan bir tek vakʻaya tesâdüf olunmayacak tarzda muvaffakiyet hâsıl olmuşdur. Ez-ân cümle, bugün ve senelerden beri Almanya, İngiltere, İskandinavya hükûmetlerinde çiçek târîhe karışmış bir hâldedir. Bizde çiçek aşısı tatbîki kırk seneyi mütecâviz bir zamândan beri mecbûrî ve hattâ kânûn ile takyîd edilmiş olduğu hâlde maʻalesef el-ân bu âfet ile muztaribiz. Gün geçmez ki, İstanbul'da bile birkaç kişinin musâb olduğu ve vefât etdiği duyulmasın. Gâyet basît ve hattâ enstantene denebilecek bir ameliyeyi ihmâl edip de günün birinde en müh- lik bir hastalığa tutulup ölmek veya kurtulup da çopur kalmak, doğrusu bulunduğumuz asır içinde büyük bir bedbahtî ve yüzkarasıdır. Yaşamağa azmetmiş milletlerde en mühim hastalıklardan sayılan sıtma memleketimizde sene- lerden beri her tarafa saldığı kök münâsebetiyle âdetâ bir hâl-i tabîʻî hâline girmişdir. Anadolu'da halk bazı mıntıkalarda ilk ve sonbahâr mevsimlerinde sıtma nevbetlerine muntazar oluyorlar. Sıtmasız ge- çen bir mevsim halkda âdetâ garîb bir iz bırakır. Halk sıtmayı bazı mevsimlerde yetişen meyve, sebze ve içilen sulara âid bilerek ona âmâde bulunuyor. Nitekim bağırsak tufeylâtına olan iʻtiyâd da böyle değil midir? Halk, solucanları bağırsakları- mızda yaşaması zarûrî ve ihtiyâcî bir hâl gibi telâkkî eder. Çoğu: "-Solucansız insân olur mu?" iʻtikâdındadır. Buna mukâbil bir târîhde etdiği şikâyet üzerine solucan şübhe edilen bir Cermen hastası tabîbin bu düşüncesini bir hakâret telâkkî etdiğini de unut- mayalım. Hulâsa, bizde gerek kökleşen emrâz sebebiyle ve gerek hıfzıssıhha-i ictimâʻîmiz henüz ibtidâî bir şekilde bulunması dolayısıyla bilhâssa etfâlde zuhûra gelen vefeyâtın müstakbel nüfûs siyâseti- mizde pek mühim boşluklar ve acı netîceler husûle getireceği muhakkakdır. Nüfûs siyâsetimizi ıslâh edecek tedâbîri şimdiden dikkate alarak tatbîkâtına sürʻatle başlamaz- sak Anadolumuz uzun seneler iʻmâr yüzü görmeyeceği gibi âtîde mefkûresi kuvvetli her husûsda benliğini tanıtdıracak bir ekseriyet teşkîl edebilmekliğimiz bile meşkûkdür. Anadolu'da sıtma ve frengi yüzünden bazı köy ve kasabaların enkâz hâline gelmelerini tedkîk eden During Paşa müşâhedâtına istinâden elli sene zarfında milletimizden beş milyona karîb nüfûsun helâk olduğunu ve şimdiden bu husûsda cezrî tedâbîr ittihâz edilmez ise mevcûd nüfûsdan nısfının da behemehâl tehlikeye maʻrûz kalacağını ciddî bir lisân ile beyân etmekdedir. Mütemâdî harblerden ve bi'n-netîce imparatorluk enkâzından bâkî kalan sekiz-on milyon zaʻîf, yorgun ve elemli neslimiz için bu hesâblar ne derece acı ve ne mertebe hassâsdır! _______________

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=