HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 2

944 Üçüncü Sene 4 Safer sene 1342 / 15 Eylül sene 1339 (1923) Numara 25 Makâlât ve İʻlânât, Mecmûʻa Müdüriyeti'ne Gönderilmelidir. TÜRKİYE HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻASI Derc Edilmeyen Evrâk ve Makâlât İʻâde Edilmez. Her Ayın On Beşinde Neşrolunur. Senelik abonesi bir liradır. Merciʻi: Yerebatan Câddesi'nde Hilâl-i Ahmer Merkezi Telefon: İstanbul 1783 Hilâl-i Ahmer'e gönderilecek mektûb, para, eşyâ ve bi'l-cümle teberruʻât, "Dersaadet'de Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti Riyâseti" nâmına irsâl edilmelidir. Mündericât: İctimâʻî Hıfzıssıhha – Ciraolo Projesi – Hilâl-i Ahmer Havâdisi – Beynelmilel Komite – Salîb-i Ahmerler Havâdisi – Fransızca Kısmı – İngilizce Kısmı _______________ İCTİMÂʻÎ HIFZISSIHHA -2- Sıtma Memleketimizde asırlardan beri devâm ederek emrâz-ı ictimâʻiye sırasına geçen ve hattâ ser-efrâzı bile sayılan sıtma hastalığını tanımayan kimse hemen kalmamış denilebilir. Bu hastalık Anadolu'da bilhâssa bazı menâtıkda âdetâ dâimî ocaklar hâlinde senenin muʻayyen mevsimlerinde şiddetle icrâ-yı hüküm etmekde ve ez-cümle Kara ve Akdeniz sâhilleri, Yeşil-Kızılır- mak, Seyhan-Ceyhan ve Menderes vâdîsi ile Sakarya ağzı bu meyânda bulunmakdadır. Sıtma Anadolu'nun en eski, en muhrib ve en mühim bir illetidir. El-yevm Anadolu'nun bütün güzergâhında zengin, fakîr, âlim ve câhil her sınıf halkdan sıtma nevbeti geçirmemiş pek az kalmış- dır. Sıtmanın fenâlığı sâdece şahısda kalmayıp nesle de teʼsîr edeceğinden sıtmasını lâyıkıyla tedâvî etdirmemiş ebeveynden doğan çocuklar cılız, sersem, renk ve benizleri soluk olur. Bunların ekserîsi daha küçük yaşda iken öldükleri gibi tesâdüfen yaşayanlarında da zürriyet gelmez. Sıtmalı bir ananın yavrusu ekseriyâ düşeceği gibi uzun müddet sıtma çekmiş bir peder de nihâyet akîm ve ınnîn bir hâle gelir. Fi'l-hakîka sıtmalı mıntıkalardan ele geçen hastaların soluk, zaʻîf vücûdları büyümemiş, dalaklı, karınları kırba, husyeleri ufak, saç ve sakalları köse oldukları görülür. Sıtmanın nesle olan bu teʼsîri dolayısıyla halkın çalışmak ve başarmak kudretleri azalmış ve hattâ cinsinin muʻâmelât-ı zevciyeye âid arzu ve iştiyâkları da zâil olmuşdur.