HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 2

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 25 948 Sıtmanın doğrudan doğruya yapdığı vefeyât mikdârı ihtimâl ki, az görülür. Fi'l-hakîka memle- ketimizde kesretle görülen trisyana nevʻinde vefeyât azdır. Maʻamâfîh Harb-i Umûmî'deki cevelân-ı askerî sebebiyle tropikya nevʻi Anadolu'nun hemen her noktasına yayılmış oldu. Bu cihetle bazı mın- tıkalarda şiddetli nevbetlerin teʼsîriyle birkaç gün içinde terk-i hayât edenleri gören halk bu nevʻlerine "Arab sıtması" nâmını vermişler ve ehemmiyete almışlardır. Sıtmanın vücûdda yapdığı başlıca fenâlık, kanı azaltmak ve dalağı büyütmekdir. Sıtması çok mahallerdeki halkın çehresi tedkîk edilirse bu hakîkat meydâna çıkar. Kan zaʻfı bi'l-cümle hastalıklara bir zemîn teşkîl edebileceği gibi vücûdun ölüme karşı mukâ- vemetini de azaltacakdır. Anadolu'da sıtma yüzünden dalakları batnın içini dolduracak derecede büyüyen hastalar bile görülmüşdür. Bu şekle giren dalak bir zehir menbaʻı oluyor ve sâhibini mâddî ve maʻnevî kuvâdan mahrûm ederek cemʻiyet-i beşeriyeye hâdim kılamıyor ve şahıs gitgide sûi'l-kınyeden terk-i hayât ediyor. Şu hâlde bazı mıntıkalardaki (Terme, Çarşamba, Bafra, Antalya, Adana ilh.) dalak endeksinin % 40-45 olduğu nazar-ı iʻtibâra alınırsa sıtmanın tenâkus-ı nüfûs nokta-i nazarından yapabileceği avâkıb ve teʼsîrât-ı vahîmeden korkmamak elde değildir. Bundan mâʻadâ sıtma mikroblarının sâdece kanda kalmayıp dalak, karaciğer, beyin ve kemik iliklerine kadar nüfûz etdiği ve buralarda bilhâssa cinsli eşkâlin (gamet) senelerce kaldığı ve yaşadığı da nazar-ı ehemmiyete alınmalıdır. Gamet eşkâli hastalığın intişârı nokta-i nazarından bir menbaʻ-ı intân olacağından eskimiş ve iyi tedâvî görmemiş her sıtmalı sirâyet ve intişâr-ı maraz nokta-i naza- rından pek mühim sayılır. Sıtma gibi pek mühim bir hastalıkdan korunmak çârelerini arayıp tatbîk etmeğe herkes mecbûr [6] olmalıdır. Bilhâssa memleketimizde hükûmetin yapmak istediği mücâdele teşkîlâtı el-ân başlama- mış olduğu cihetle şah[sı]n kendini koruması daha ziyâde ehemmiyet kesb ediyor. Sıtmalı sâhil ve mıntıkalarda ale'l-husûs yaz, sonbahâr mevsiminde her şahıs kendisini sivrisi- neklere ısırtmamak çârelerini tatbîk etmekle mükellefdir. Mûziyâtın vahzelerinden tahaffuz maksa- dıyla kurulan cibinliklerin bu husûsdaki menâfiʻi derkârdır. Eskiden cibinliklerin kolalanması nazar-ı dikkate alınırsa bu haşerâtın hortumlarıyla seyrek elyâfın arasından geçebilecekleri de anlaşılır. Bundan mâʻadâ gece seyrânları esnâsında ellere sıkça eldiven, yüze peçe ve ayaklara kalın çorab ve dolak geçirilmesi tavsiye ediliyor. İtalya gibi memleketlerde haşerâtdan tahaffuz maksadıyla evlerin pencere ve kapılarına iki kat sık tel örgüler geçirilmiş ve bunun korunma husûsunda azîm fâidesi olmuşdur. Bir tarafdan bu gibi tedâbîr yapılmakla berâber vâkî olarak haftada iki gün birer gram kinin almak da bâ-husûs sıtma tehlikesi olan mıntıkalarda elzemdir. Bu tedbîre hiç olmazsa yaz, sonbahâr mevsiminde 2-3 ay kadar devâm edilmelidir. Disiplin tahtında hareket eden cemâʻat ve ordularda vâkî kinin usûlü tatbîkinden nâfiʻ semereler elde edilmiş ise de münferid eşhâsda ancak seviye-i ic- timâʻiyesinin yükselmesini beklemek zarûrîdir. Eski Roma İmparatorluğu'nun inkırâzında sıtmanın âmil olduğu tahattur edilirse bu hastalıkdan korunmak husûsunda milletin her ferdine isâbet eden vazîfenin azameti ve bu husûsda yazılan şu satırların belâgati kolaylıkla anlaşılacakdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=