HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 2
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 15 528 Danimarka Salîb-i Ahmer meʼmûrları da aynı faʻâliyet ve hüsn-i vazîfe ile çalışmakda idiler. Son zamânlarda doğrudan doğruya Avusturya ve Macar üserâsı işleriyle meşgûl olmakla berâber mesâʻî-i vâkıʻalarından diğer üserâ dahi müstefîd idi. Bilhâssa üserâdan maʻlûl ve hasta düşenlerin memleketlerine sevk ve tahliyesi husûsunda büyük bir hisse almışlar idi. Heyʼet-i mezkûrenin Si- birya'daki reîsi Doktor Mösyö Kreys'in bu husûsda Rus Heyʼet-i Sıhhiyeleri meyânında gösterdiği gayret ve sahâbet her sûretle takdîre sezâdır. Danimarka Salîb-i Ahmer Heyʼeti'nin Kopenhag'daki muhâbere şuʻbesinin hizmeti ise pek yük- sekdir. Mezkûr şuʻbe üserâ ile âileleri arasında vâsıta-i muhâbere olmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor idi. Ordugâhlarda haber aldığı her kangı bir esîrin adresine derhâl matbûʻ ve muntazam kartlarından göndermekde idi. Bizlerden bazılarına yazdığı kartlarda Türkçe muhâberâtın imkânsızlığına karşı te- essüfle berâber Garb lisânlarıyla yazılacak her dürlü muhâberâtın mahallerine îsâline âmâde oldukla- rını ve aynı lisânla yazabilenlerin arkadâşlarına da delâlet etmelerini işʻâr ve ricâdan hâlî değildir. Bu defa esîr ve âilesinin arasına girdikden sonra dahi tarafeyne muntazaman ve tehâlükle vâsıta oluyor, ümîd-bahş, mûcib-i tesellî sözler ile her iki tarafı tatmîn eyliyor idi. Bu muhâberâtda görülen intizâm şuʻbenin ciddiyet-i mesâʻîsini tamâmen gösteriyor idi. Mürsel ve mürselün ileyhlerin bir sıra numa- rası altında zabtedilen adresleri dâimâ muhâbere evrâkı üzerinde yazılmış bulunuyor ve hele bir esîr için pek kıymetdâr olan [78] cevâb kartları hiçbir zamân eksik olmuyor idi. Bu muʻâvenet-i insâniyetkârâne, bazen kendi eyyâm-ı mübârekelerinde, muhâbere edenlerin adreslerine mahsûs gönderilen ufak hediyeler ile de tetvîc olunmakda idi. *** Bu arada kendi hem-ırk ve dînimizin bizlere karşı gösterdikleri âsâr-ı hubb u merbûtiyeti ve bezl eyledikleri mürüvvet ü muʻâveneti sükûtla geçişdirmek ve onlara karşı vicdânen edâya borçlu olduğumuz şükr ü mahmideti edâ etmemek nimet nâ-şinâslık olur. Rusya'da nâ-hak bir mahkûmiyete dûçâr olarak kemâl-i sebât ü metânet ile mücâdele-i hayâta göğüs geren Türk oğulları bir cemâʻat hâlinde arz-ı vücûd edebilirler. Her ferd-i cemâʻat bizler için ırkına hâs bir meclûbiyet, bulunduğumuz hâl-i musîbetden mütehassıl rûhî ve samîmî teessürât gös- terir. Fakat bu meclûbiyetini, teessürâtını, meydân-ı aleniyetde ızhâra, geçirdiği edvâr-ı mahkûmiyet, düşdüğü dereke-i mihnet ile hâsıl olan iʻtiyâd mâniʻdir. Kendisine yaklaşan bir Türk esîri, onun rû- hundan kopan sadâsı ile imkân-ı zuhûrunda nafakasını taksîm ile iʻzâz u ikrâm görür. Ferden vâkiʻ olan mürüvvet ve sehâ, cemâʻatlerce daha büyük mikyâsda vâkiʻ olur. Eyyâm-ı mukaddese ve mübâ- rekede cemʻ edilen iʻânât, muhtâcîn-i üserâya bezl edildiği gibi şehirlere izin alarak uğrayan üserâ, bilâ-tefrîk en büyük konaklarda kendisine bir cây-ı kabûl bulur. Bu gibi eyyâmda iştidâd eden âile, vatan hasretini unutdurmak için suver-i muhtelife ile taltîf olunur. Dîndâşlarımızın ihâtalı ve şümûllü iʻânâtı Çar hükûmetinin iskâtını müteʻâkib devrede görül- meğe başlamışdır. Eçki (Eçki, içeri, dâhilî demekdir.) Rusya Türk ve Tatar hükûmeti, meydâna çı- karak Türk ırkı muhtâriyet-i milliyelerini ihrâz edince hâiz-i salâhiyet zevâtın delâlet ve irşâdlarıyla mahâll-i muhtelifeden cemʻ edilen iʻânât ordugâhlara gönderilerek üserâ meyânında ve mazbûtiyet dâiresinde tevzîʻ olunuyor idi. Bu gibi iʻânâta sâde Rusya dâhilindeki erbâb-ı gınâ değil, hâricde ve cebhe hudûdlarında bulunan Türkistan-ı Çinî'deki dîndâşlar dahi iştirâk etmekde idi. Bu yoldaki hiz- metini hasbeten lillah bir vazîfe-i dîniye telâkkî ile nâmını tanıtdırmayanlar da bulunuyor idi.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=