HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 29 1152 isimleriyle bir deftere kaydetdikden sonra her sabâh otomobili ile civâr mahallere giderek lâzım ge- len müdâvâtı yapıyor ve öğleden sonra merkezdeki dispanserde mürâcaʻat eden hastaları meccânen tedâvî ediyordu. Bidâyetde köylüleri muʻâyene ve tedâvî husûsunda etıbbâ büyük müşkilât çekmişlerse de bilâ- hare bir tarafdan yapılan vaʻzlar, diğer tarafdan ağır hastaların müdâvât teʼsîriyle şifâyâb olmaları dolayısıyla hastalar arzuları dâhilinde mürâcaʻat etmeğe başlamışlardır. Grupların bu sûretle tedâvî etdikleri hastalar 1922 yazında 2.500'ü mütecâviz olup bunlardan ekserîsi sârî tezâhürât-ı efrenciye hâmilidirler. Fi'l-hakîka hastalar[da]n çoğu devr-i sânî aʻrâzı ile şankr devresinde görülmüş ve tahrîbâtın büyük bir kısmı mümeyyiz olan aʻrâzı ile çocuklarda tezâhür etmiş idi. Frenginin haml üzerine olan teʼsîrinden pek azîm mikdârda sakat cenîn vekâyiʻi olmuşdur ve hakîketen tedâvî edilen bütün kadınlar altı, yedi, sekizinci haml aylarında sakat vâkiʻ olduğunu söy- lediler. Müddetini itmâm ederek doğan frengili çocuklar sıska ve tezâhürât-ı efrenciyeyi hâmildirler. Bu gibilerin hayâtı uzun sürmediği için vefeyât-ı etfâl pek ziyâdedir. Bu makâdîre diğer hastalıklardan olan vefeyât da ilâve edilirse ebeveynin cehâleti yüzünden yapılan cinâyât korkunç bir yekûn teşkîl edecekdir. Ez-cümle bulaşık (neamts) mıntıkasında ağızlarındaki âfât-ı efrenciye dolayısıyla süt bile eme- meyen ve bu sûretle mahmasadan helâk olan birçok nevzâdlar görülmüşdür. Nevzâdların ilk aylarda- ki % 60 vefeyâtını bu satırlar îzâh edebilir. Salîb-i Ahmer sulh devre-i mesâʻîsi esâsâtından olmak üzere netâyici pek parlak olan bu gibi frengi mücâdele gruplarını, hastalığın netâyic-i meşʼûmesinden bî-haber kalan câhil ibtidâî milletlere de göndererek semerâtı ile tetevvüc ve iftihâr etmelidir. _______________ [147] Danimarka'da Emrâz-ı Zühreviye Mücâdelesi Danimarka'da emrâz-ı zühreviye mücâdelesi 1787 târîhinden beri gerek hastahâneler ve ge- rekse mütehassıs etıbbâ tarafından idâre edilen dispanserlerde meccânen tatbîk olunagelmekdedir. Kopenhag'da bu husûs için askerî hastahânelerden mâʻadâ cemʻan 350 yataklı dört hastahâne mevcûd olduğu gibi üç büyüğü hastahânelere merbûtan ve dokuzu mütehassıs etıbbâ tarafından reʼsen idâre edilmek üzere 12 aded dispanser faʻâliyetdedir. Mürâcaʻatın pek fazla olduğu zamânlar haftada bir- kaç defa akşâm muʻâyeneleri de yapılmakda ve üç dispanser sırf kadın ve çocuklara tahsîs olunarak kadın tabîbler tarafından idâre edilmekdedir. Yapılan tedkîkâtda emrâz-ı zühreviyenin üçde ikisi meccânî dispanserlerde ve biri ücretli muʻâ- yenehânelerde tedâvî olunmakda olup mutatabbiblere bir şey kalmamakdadır. Meccânî tedâvî has- tahânelerden mâʻadâ hâricde dâhil-i verîd şırıngalar, kan muʻâyenesi gibi şeylere şâmildir. Fakîrler bundan mâʻadâ ufak tefek ilâclardan da müstefîd olurlar. Refâh-ı hâli olanların ücret vermeleri teʻâ- mül ise de meccânî müdâv[â]tdan hisse-mend olabilmeleri mümkündür. Pek müteʻaddid olan eyâlet hastahâneleri de bu vazîfe ile mükellefdir. Husûsî tedâvî mahalleri yalnız 2 veya 3 şehirde mevcûd- dur. Danimarka'da 1922 senesinde takrîben 4.613 maraz-ı zührevî tedâvî edilmişdir. Kopenhag has- tahânelerinde tedâvî edilen 150 bin kişiden 2.688'ini emrâz-ı zühreviye musâbîni teşkîl ediyor. Uzun zamândan beri ihtiyâc hâlinde olan hakîkî bir frengi istatistiği Danimarka Emrâz-ı Cil-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=