HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 29 1153 diye Cemʻiyeti'nde Doktor Jerzild tarafından tavsiye olunan usûl ile meydâna çıkmışdır. Bütün was- sermann muʻâyenâtı hükûmetin serum tedâvî müessesesinde yapılmakdadır. Kanlarında wassermann teʻâmülü müsbet olanlar her hastahânede tabîb tarafından ölünceye kadar taʻkîb edilmek mecbûrîdir. Bu husûsda hastaların hârice ifşâ edilmemesi için lâzım gelen ihtiyât da kâle alınmışdır. Her kanı muʻâyene edilenin yedine bir kart verilmek zarû[r]îdir. Bu kartda: 1-Hastanın cinsi (zükûr-ı nâs) 2-Yevm-i vilâdet 3-Âile isminin baş harfleri 4-Teşhîs târîhi 5-Teşhîs koyan tabîb veya hastahânenin ismi 6-Hastahâne veya tabîb tarafından tedâvî olunan hastanın protokoldeki numarası yazılıdır. Bu kart serum müessesesindeki protokolle de mutâbıkdır. Bu sûretle iki senede 25 bin vakʻanın kan muʻâyenesi yapılmışdır. Bu husûsda lâzım gelen tedâvîyi taʻkîb etmeyen hastalardaki müşkilâta karşı 1874 târîhinden beri sârî emrâz-ı zühreviye musâbîni için mecbûrî tedâvî usûlü vazʻ olunmuşdur. Bir tabîb tarafından tedâvî olunan hasta tagayyüb ederse hükûmet tabîbi resmen maʻlûmâtdâr olarak müdâhale eder. Şâ- yed hasta tedâvîde taʻannüd ederse zâbıtaya teslîm edilir. Musâblardan ihmâlkâr ve lâkayd olanların tedâvîleri bu sûretle ikmâl olunmakdadır. Birkaç senelik tedâvî-i müteʻâkibe müşkil ise de buna iʻtirâz edenler pek nâdir olup ekser halk kendi arzularıyla taʻkîb etmekdedirler. [148] Mücâdelede diğer bir silâh 1859 târîhinden beri sârî tezâhürâtı hâmil olanların münâse- bât-ı cinsiyeden kânûnen menʻ edilmiş olmalarıdır. Emrâz-ı zühreviye musâbîni ile tedâvîye maʻrûz kalanların teehhül edebilmeleri için sirâyet tehlikesi kalmadığına dâir bir tabîbin vesîkasını ibrâz etmeleri 1922 târîhinden iʻtibâren mecbûrî kılınmışdır. Bütün Danimarka etıbbâsı emrâz-ı zühreviye musâbînini hastalığın tabîʻatı, sirâyet tehlikesi ve mümkün ihtimâlât hakkında tenvîr etmek mecbûriyetinde oldukları gibi münâsebât-ı cinsiyeden mücânebet ile lâzım gelen tedâvîyi taʻkîb etmelerini bildirmekle de mükellefdirler. Hastalar[ı] diğer bir yere nakletdiklerinde ilk muʻâyene eden tabîb bu husûsu ihbâr eylemek mecbûriyetindedir. Kâfi mikdârda mütehassıs etıbbâ yetişdirmek üzere Danimarka Cemʻiyet-i Tıbbiyesi en aşağı 3 sene devâm eden tekâmül dersleri açmışdır. Burada müdâvimîn, emrâz-ı cildiye ve zühreviye hak- kında ders alırlar ve çıkarken bir imtihâna girerler. Hükûmet müessesâtının meccânî tedâvî için yapdığı masraf 1922 senesinde 2,5 milyon krona bâliğ olmuşdur. Maʻamâfîh bu tarz-ı mücâdele ile emrâz-ı zühreviyenin tevessüʻ ü intişârı önüne geçilmiş ve memleketin büyük bir kısmı tahlîs edilerek diğer aksâmda da tesliyet-bahş bir salâh hâsıl olmuşdur. _______________
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=