HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 29 1156 Samsun'da münteşir Haber refîkimiz 3 Kânûn-ı Sânî [1]340 [Ocak 1924] târîhli nüshasından: "-Derînden Sesler Samsunlular! Bu hafta içinde müdhiş fırtınalar arasına hicret diyârından büyük bir kâfile daha karışdı. Zul- mün, vahşetin senelerden beri hedef yapdığı bu kadar göğüslerin ekserîsini cılız bir yavrunun kirli yağmur katreleriyle gözyaşlarını mezc eden zavallı felâketzedeler, ilticâ etdikleri müşfik yüreklerin büyük yardımlarına muhtâc her biri bir menkabe-i fecâʻat taşıyan bu perîşân insânlara biz de insânlık hissi, Müslümânlık şefkatiyle muʻâvenete mecbûruz! Samsunlular! Sizler, iki büyük harb devresinde düşman semtlerinin cefâsını az çok görüp duydunuz. Emîn olunuz ki, memleketimize atılan muhâcir kardeşlerin feryâd u figânı, Averof'un çatlak mermilerinin uğultusundan daha müdhiş, teʼsîrlerinden daha muhrib!.. O mermiler, nihâyet birkaç pûlâd sînede birkaç küçük rahneler açdı. Bu figânlar koca bir cemʻiyetin kalʻalar kadar metîn kalblerini deliyor… O mermilerin sadâsı nihâyet ufk-ı beldede üç parça bulut dalgalandırdı. Bu bîkeslerin niyâzı ise semâ-yı vicdânımıza bir ok şeklinde yükseliyor. Zulmün, vahşetin tahrîb edemediği başları maʻâzallah sefâlet alçaltmasın. Yunanlıların çiğne- yemediği vicdânları açlık kemirmesin! O başlar ki üzerlerinden geçen binlerce obüs tanesine birer nazar-ı istihfâf fırlatarak yükselmiş, o vicdânlar ki mezellet çamurları arasında elmâs parçaları gibi asırlarca parlamışdı. Bugün ise karar- mağa yüz tutan bu solgun çehrelere rehâkâr elleriniz meşʻaleniz olsun!.. Samsunlular! Yeʼsin, elemin deldiği göğüslere zehir-âlûd bir havânın girmesini isterseniz açılan menfezleri banknot parçalarıyla kapayınız!.. O mülevven yamalıklar asrımızda çelik safhalardan daha metîn, daha kavîdir… Hâtif" _______________ [151] Giresun'da münteşir Yeni Yol refîkimizin 6 Kânûn-ı Evvel [1]339 [Aralık 1923] nüsha- sından: "-Muhâcirlere Yardım En Büyük Dîn Borcudur. Bizden göreceği muzâherete istinâden Lozan sulhunun bahşetdiği mübâdele ahkâmına riʻâyet eden Türk kardeşlerimiz yurdlarını terk ediyorlar ve yeni bir yurdun cân-bahşâ havâsını teneffüse koşuyorlar. Geçen nüshamızdaki makâlemizde bahsetdiğimiz mazlûm kardeşlerimiz birçok mezâlim altında inleye inleye, didikleye didikleye bir nefes-i vâ-pesînde belki ölerek ve belki de ölümden kur- tularak hakîkî hayâta, istiklâl hayâtına atılmak istiyorlar. Tâliʻin bu zavallılara sürükleyip çulla[n]dığı siyâh ve mâtemli hayât [1]328 [1912] Balkan Har- bi'nden beri devâm ediyor ve o zamândan beri râhat bir nefes almayarak cehennem azâbları içinde boğula boğula nâmûs kaygısı, millet arzusu çeken dîndâşlarımız kaygılarından kurtulmak arzularına

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=