HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 29 1157 nâil olmak üzere asîl ve necîb kardeşlerine kavuşmak için atılıyorlar. Bu atılış ve kurtuluş günü onlar için en büyük bayram günüdür. Lâkin gelirken, o büyük bayrama kavuşabilmek için adımlarını atar- ken rast geldiği dikenler değil, budaklar, keskin kılıçlar onlara ne mâtem[l]i günler yaşatdı? Bunların mâtemine iştirâk etmek, bayramlarını tesʻîd etmek bizim için en zî-şeref dîn borcudur. Bu iştirâk ve bu tesʻîd ise elimizden gelen fedâkârlığı, hamiyeti yapmak, mahzûn kalblerini sevin- dirmek olacakdır ki, o zamân hem Cenâb-ı Allah'ın evâmir-i celîlesini tutmuş hem de Peygamber-i zî-şânının sünen-i nebeviyesine ittibâʻ etmiş oluruz. Târîh-i teşekkülünden beri en âlî ve insânî vazî- fesini îfâ edegelen Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti bu vazîfeyi de derʻuhde etmişdir. Esâretden kurtulan ve nûrlu bir sabâha erişen öksüz yavrucukları, sarışın kızları sevindirmek için verilecek olan bir mikdâr para emîn olalım ki, bize cennet kapısını açacak, onları mâddî saʻâdete ve bizi maʻnevî saʻâdete ulaş- dıracakdır. İslâm ve Türk vahdeti ne büyük bir vahdetdir ki, kendisini cihân hükûmetlerine en kuvvetli bir kitle-i beşer olarak takdîm ediyor. Bu vahdeti teʼmîn eden, bu vahdeti nefsinde cemʻ eden Türkiye Cumhûriyeti ise mukaddes gâyesine vâsıl olmak için dünyâ üzerindeki müslümân ve Türk âlemleri- ne hâmî olmak şerefiyle mübeşşerdir. Binâenaleyh hem-cinsimize, ırkdâşımıza karşı hamiyetkâr bir varlıkla mütehallî olmaklığımız lâzım gelir. Vatanımızı bir maʻmûre-i medeniyete îsâl etmek, milletimizi kavî esâslar üzerinde yükseltmek vazîfesiyle muvazzaf olduğumuz cihetle de dest-i şefkatimize ve hamiyetkâr kollarımıza atılan kar- deşlerimize vesîle-i tesellî olmak bizim için bâdî-i şeref ve selâmet-i vatanımızı kâfildir. Muhâcir kardeşlerimize yardımın en büyük bir dîn borcu olduğunu unutmayalım". _______________ Balıkesir'de münteşir Zafer-i Millî refikimizin 13 Kânûn-ı Evvel [1]339 [Aralık 1923] târîhli nüshasından: "-Muhâcir Kardeşlerimiz İçin -Balıkesir evlâdlarına- Yunanlıların zulüm ve şenâʻatinden kaçarak müstakil İslâm Türkiye'sine ilticâ eden dîn ve kan kardeşlerimiz hakkında hükûmet lâzım gelen vazîfe-i insâniyeyi imkân dâiresinde îfâya çalışıyor. Bu maksadla yeni bir vekâlet kurulmuş, iskân ve iʻâşe işlerine başla[n]mışdır. Öteden beri insânların felâketli zamânlarında farîza-i teʻâvünü derhâl îfâya koşan Hilâl-i Ahmer [152] Cemʻiyet-i hayriyesi de olanca teşkîlâtını, olanca istitâʻatini bu zulüm-dîde muhâcir kardeşlerimizin tehvîn-i ıztırâbâtına hasretmişdir. Ancak Türkiye'ye gelen ve gelecek olan dîndâşlarımızın mikdârı o kadar çok, ihtiyâcları o de- rece vâsiʻ ki, ne hükûmetin meclisden aldığı tahsîsât ile ne de Hilâl-i Ahmer'in istitâʻât-ı hâliyesiyle onları ikdâra imkân yokdur. Bu işde de her hâlde erbâb-ı hayır ve hamiyetin imdâda şitâb etmesi îcâb ediyor. Nitekim hükûmet gerek Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti vesâit-i muhtelife ile milletin teʻâvününe mürâcaʻat etmiş, bu maksadla bazı teşebbüsâtda bulunmuşdur. Yunan zulmünden kaçarak memleketlerimize ilticâ eden zavallıların Türkiye'ye nasıl bir vazʻi- yetle ayak basabildiklerini îzâha hâcet yokdur. Hicretin, Yunan zulmünün maʻnâ-yı fecâʻat-âlûdu-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=