HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 29 1158 nu kısmen biz de anladık. Yunanlılar dîndâşlarımızı satırlarla doğrarken, yollarda, iskelelerde son meteliğine varıncaya kadar her şeyi gasb ederken kardeşlerimi[zi]n Türkiye'ye bittabʻ elbise, eşyâ, hayvânât vesâire nâmına tek bir şey getirebilmelerine imkân yokdu. Dîndâşlarımız melʻûn bir zulüm âteşi içinden hasta ve nâlân ve sefîl ve perîşân bir hâlde yalnız cânlarını kurtarmaya çalışmışlar, Tür- kiye'ye bir iğne bile getirememişlerdir. Yerleştirilmeye savaşılan kupkuru evlerde kendilerine acaba ne lâzım olmaz? Gelen kışdır. Dîndâşlarımız yatak, yorgan ve âlât-ı beytiye gibi birçok ihtiyâclar karşısında. Bütün bunları hükûmetin, Hilâl-i Ahmer'in teʼmîn edebilmesi kâbil midir? Binâenaleyh millete pek mühim ve yeni bir vazîfe-i teʻâvün terettüb ediyor ki, bu vazîfenin îfâsı en mühim bir farîzadır. Vilâyetimiz dâhiline gelen ve gelecek olan kardeşlerimiz buralara yerleşecekler, Türk'ün nüfû- suna yeni nüfûs ilâve edecekler, bizimle hemşehri olarak ilâ mâşâallah memleketimizde yaşayacak- lar, memleketimizin iʻmârına, ihyasına, derdine, saʻâdetine el birlik iştirâk eyleyeceklerdir. Yarın yanyana gelip de kendilerine uzun bir ömr-i mesʻûd geçireceğimiz bu yeni hemşehrileri- miz karşısında hicâb duymamak için de onlara şimdiden muʻâvenete koşmamız lâzımdır. Kara günlerin tatlı ve acı hâtıraları unutulmaz. [1]313 [1897] senesi zelzelesinde Balıkesir sefîl harâbeler arasında, aç ve çıplak inlerken bilhâssa Burhaniye ve Edremid havâlîsinin yapdığı muʻâve- netleri hâlâ unutamıyoruz. Burhaniye'den Balıkesir'e kadar ekmek geldi; bu bütün memleketi açlık ölümünden kurtardı. Bandırma ve havâlîsi de o zamân felâketimize seyirci kalmamış, bize mümkün mertebe imdâda çalışmışdı. Sâhil kazâlarımıza gelecek ve gelmek üzere olan dîndâşlarımız da bizim hemşehrilerimizdir. Onlar bizlerden, yeni hemşehrilerinden elbette bir nevâziş bekler, tesliyet bekler, yardım bekler, im- dâd bekler. İʻtirâf ederiz ki, şimdiye kadar bu husûsda hiçbir şey yapamadık. Daha doğrusu derîn bir ihmâl içinde vakit geçirdik. Hâlbuki bu emr-i hayırda da Balıkesir bütün mülhakâta rehber olmalı idi. Balıkesir'in gerek Harb-i Umûmî'de gerek başlı başına girişdiği mücâdele-i milliyede îfâ etdi- ği [153] hidemât-ı mebrûrenin azametini, derecesini bilen herkes yeni hemşehrilerimiz karşısındaki vazîfesini de derhâl îfâya başlamasını elbette arzu eder. Maʻamâfîh Balıkesir yine bildiğimiz pür-hamâset Balıkesir'dir. Şimdiye kadar vazîfe-i teʻâvü- nünü yapamadıysa henüz âteş altından çıkan bu memleketin de başdan başa bir felâket yurdu olma- sından dolayı yapamamışdır. Bu kahramân memleketin evlâdları bütün yokluklara, musîbetlere rağ- men yine vazîfe-i ciddiyesini îfâdan bittabʻ fâriğ olmayacak, kendilerinden daha düşkün olan bedbaht hemşehrilerinin tehvîn-i âlâmına olanca sâfiyet ve îmânıyla çalışacakdır. Yalnız, bu husûsda ufak bir delâlet kâfidir. Ümîd ederiz ki, memleketin belediyesi başda olmak üzere derhâl bir muʻâvenet heyʼeti teşekkül edecek, bu heyʼet Balıkesir sükkânının verecekleri kışlık hediyeleri, iʻânât-ı nakdiyeyi derece ve peyderpey sevke başlayacaklar, bu sûretle târîhin uhdemize yüklediği insânî vazîfeyi îfâ ederek bu memleketin bu husûsda da hâiz olduğu mevkiʻ-i hamiyeti ye- niden irâʼeye çalışacaklardır. Haydi himmet, haydi teşebbüs, haydi merhamet!... Kalender " _______________

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=