HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 30 1206 Hilâl-i Ahmer mübâdele münâsebetiyle derʻuhde eylediği bu külfetli ve ağır vazîfesinde de aʻzamî muvaffakiyeti teʼmîn edecek vesâiti ihzâr eylemişdir ki, o da esnâ-yı tahliyede İngiliz ve Fran- sızlardan değerinden birkaç misli dûn fiyâtla alınan eşyâdır. Eşyâ-yı mezkûreyi iştirâ etmek sûretiyle merkez-i umûmînin gösterdiği [188] âsâr-ı basîret ve kiyâset ne derece şâyân-ı takdîr ise Müfettiş-i Umûmî Celâl Muhtar Bey'in bu bâbda da sebk eden mâddî ve maʻnevî himemâtının da aynı derecede mûcib-i şükrân olduğunun tezkârını bir vazîfe-i kadirşinâsî addeyleriz. Ale'l-müfredât vâkiʻ olan teftîşât netîcesinde muʻâmelât-ı idâriyede fikr-i intizâm ve fikr-i ik- tisâdın hâkim olduğu görülmüşdür. Fi'l-hakîka küşâd edilen hastahâne ve aşhâne gibi müteʻaddid müessesâtın idâresiyle muhâcirîn için eşyâ ve erzâk irsâl ve naklinde dâimâ asgarî masraf ile aʻzamî intizâm dâiresinde îfâ-yı hizmet edilmiş ve edilmekde bulunmuşdur. Hilâl-i Ahmer'in cümle-i iştigâlâtı meyânına giren muhtelif hidemâtın istilzâm etdiği mevâd ve levâzım-ı muhtelifeyi cemʻ ve iddihâr vazîfesi "anbâr" tesmiye edilen müesseseye tahmîl edilmişdir. Anbârın emr-i idâresi bir müdür ile muhtelif şuʻabât meʼmûrîn-i mesʼûlesine muhavvel bulun- duğu gibi keyfiyet-i idâre için elde matbûʻ bir taʻlîmâtnâme mevcûd olmamasına rağmen cereyân eden muʻâmelâtın usûl ve kuyûd-ı muntazamaya müstenid ve bu usûl ve kuyûdun sûistiʻmâle gayr-ı müsâʻid olduğuna netîce-i tahkîkâtımızda kanâʻat hâsıl olmuşdur. El-yevm anbâr mevcûdunun bir kısm-ı mühimmi Anadolu'da cemʻ edilmiş ve Eskişehir Anbâ- rı Merkezi, anbâr ittihâz edilmişdir. Bu bâbdaki isâbet müstağnî-i arz u îzâhdır. İstanbul'da eşyâ-yı mevcûde ise muhtelif mahallerde iddihâr edilmişdir. Bu depolardan öteden beri asıl merkez addo- lunan Tahtakale'deki Eski Konak gerek binâsının tarz-ı inşâsı ve gerek bulunduğu mahal iʻtibârıyla maʻâzallah tehlike-i harîke fevkalâde maʻrûz bulunması dolayısıyla burada icrâ-yı faʻâliyete devâm olunması muvâfık görülmemişdir. Yeniden bir binâ inşâsı ise istilzâm edeceği azîm masraf iʻtibârıyla şâyân-ı tavsiye değildir. Binâenaleyh muvakkaten Hilâl-i Ahmer'e tahsîs edilmiş olup vaktiyle derûnunda mevâd ve mühimmât-ı askeriye hıfz edilen Topkapı Sarâyı civârında kâin kârgîr mebânînin tamâmen Hilâl-i Ahmer'e terki heyʼet-i aliyyenizce hükûmet-i milliyeden ricâ edilerek mezkûr mebânînin Hilâl-i Ah- mer'e tahsîsi teʼmîn olunduğu takdîrde en büyük ihtiyâc bilâ-külfet teʼmîn edilmiş olur. Anbârın muʻâmelât-ı umûmiyesine gelince; vukûʻ bulan teberruʻât ve iʻânât yekûnuyla istihsâl edilen netâyic mukâyese olunduğu takdîrde işbu idârede âmil olan amelî zihniyeti takdîr etmemek mümkün değildir. Alım ve satım muʻâmelâtına müteʻallik olan anbâr umûru gerçi muʻâmelât-ı ticâriye tarzında cereyân etmekde ise de işbu muʻâmelât ile tecârüb kasdedilmeyerek belki ihtiyâten fazla iddihâr edil- miş ve bilâhare vücûduna lüzûm kalmamış eşyâ ve levâzımın elden çıkarılarak hâsıl olan bedel ile yerlerine lâzım olan diğer levâzımın tedârükü istihdâf olunmuşdur. İşbu ahz u iʻtâ muʻâmelâtında münâkasa ve müzâyede usûlünün tatbîki vârid-i hâtır olursa da usûl-i mezkûr kâbiliyet-i ameliyeden mahrûm olmakla berâber sûistiʻmâle de mâniʻ olamadığı bedî- hiyâtdan olup bu bâbda burada tafsîlât iʻtâsını zâid eyleriz. Sürʻat-i tedârükü teʼmîn ve tasarruf ve ikâme kânûnlarını kemâl-i muvaffakiyetle tatbîk eden müddehir, bi'l-cümle muʻâmelâtı [189] iʻtibârıyla evvel ve âhir mazhar-ı tasvîb olmakda ise de reʼs-i idâresinde bulunan zâtın vazîfe-i teftîşi dahi hâiz olmasından nâşi kudret-i icrâ ile kudret-i teftîşin aynı zât uhdesinde ictimâʻı iʻtibârıyla tecvîz edilmemesi dahi vârid-i hâtır olabilir. Gerçi müddehir muʻâmelâtının kesret ve tenevvüʻü bir şahsın faʻâliyetini belʻe maʻa-ziyâdetin kâfi ve binâenaleyh diğer husûsât ve meselâ teftîşât ile iştigâle mâniʻ ise de bu hâl aynı şahısda ictimâʻ-ı kuvâ değildir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=