HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 32 1298 Tufeylin insânın karnına nasıl girdiği halkın bir kısmınca henüz lâyıkıyla anlaşılamamışdır. Bir kısmı yiyecek içecek derûnunda dikkatsizlikle girdiğini ve bilhâssa çiğ sebze arasındaki küçük solucanlar olduğunu zannederler. Hâlbuki nebâtât ve yer solucanlarının insândaki nevʻi ile hiçbir münâsebetleri olmadığını tahattur etmezler. Bu tufeylin yumurtaları ale'l-ekser çiğ sebze, meyve ve mülevves sular ile karnımıza girerek bağırsağın muʻtedil ve münâsib vasatında inficâr ve kurd şekline tahavvül ederek sinn-i kemâle vâsıl olduğunu unutmamalıyız. İnsânın karnındaki tek bir solucan dahi bazen elem ve müzʻic fiʻl-i münʻakisler hâsıl edebi- lir. Bunda şahsiyetin dahl ü teʼsîri çokdur. Bilhâssa asabî ve hassâs olanlarda ağız sulanması, salya akması, göz karârması, kulak çınlaması gibi aʻrâz hemen meydâna çıkar. Tufeylât tekessür edince iştihâsızlık, gönül bulantısı ve ezilmesi, ara sıra maʻnâsız ishâller gibi hazmî râhatsızlıklar da vukûʻa gelir. Bilhâssa çocuklarda bazen cûʻu'l-kelbî tarzında fevkalâde iştihâ zuhûru da nâdir değildir. So- lucan yumaklarının nâdir ahvâlde bağırsak tıkanması aʻrâzı, safrâ yollarına girmesiyle vahîm sarılık husûlü de vâkiʻdir. Solucanların renkleri soluk, tâkatleri aksâk, kanları zaʻîf olup her türlü hastalıklara müstaʻid sayılırlar. Bazıları çok yemek yedikleri hâlde yine sıska ve kansızdırlar. Bunlar âdetâ karınlarındaki dalkavuk âileleri besleyen birer şahsiyet hâline geçerler. Bu hastalık sâdece insânın hayât ve maʻîşetine iştirâk eden bir tufeyl hâlinde kalmış olsaydı sıh- hat nokta-i nazarından ol kadar ehemmiyete alınmazdı. Fakat bir tarafdan echize-i havâs ve aʻsâbda hâsıl etdiği inʻikâsât, diğer tarafdan taʻayyüşü ile iʻmâl etdiği zehirleri mütemâdiyen kana dökmesiyle yapdığı zararları ehemmiyetle nazar-ı tedkîke alınmalıdır. Anadolu'da imdâd-ı sıhhî faʻâliyetlerinin müsmir mesâʻîsinden olmak üzere dispanserlere mürâcaʻat eden halk ve bilhâssa çocuklarda yapılan solucan tedâvîsini zikredebiliriz. Hakîkaten bu kabîl mürâcaʻatlardan 3-10 yaşındaki çocukların hepsinde solucan görülmüşdür. Hattâ meme emen 6-9 aylık nevzâdlardan dökülen solucana çocuklara vâlideleri bile hayrân kalmışdır. Bu tufeylin çok kere savleti en ziyâde fenâ bir teʻâmül hâline geçen toprak yalamak ve yemekden vukûʻ buluyor. Ek- ser çocuklar müsâʻid zamânlarında duvar ve sıvaları yalamakda, toprağı su ile hamur yaparak yemek- dedirler. Bu gibilerin fenâ bir iʻtiyâd netîcesi bu hâle küçüklüklerinde alıştıkları ve toprağın lezzet ve kokusundan zevk aldıkları kemâl-i hayret ile görülmüşdür. Hattâ bir kısım ebeveyn beşerin toprakdan mahlûk ve be-tekrâr toprağa maklûb olacağını tefekkür ederek evlâdlarının bu iʻtiyâdlarına göz yum- mak değil, bilakis teşvîk eder bir tavır aldıklarına delâlet edecek vekâyiʻ bile taʻdâd olunabilir. Bağırsak kurdları insânda bir mâdde-i devâiye teʼsîriyle ızrâr edilmezse aylar ve senelerce ya- şayacakdır. Kâh haftada, ayda bir düşerek itmâm-ı hayât edenler olsa bile şahıs ber-hayât kaldıkça tufeylî âilenin ilâ nihâye neslini idâme edeceği muhakkakdır. Bu sûretle hayât ve sıhhati ile alâkadâr olmayan bazı eşhâsın çocukluğunda daʻvet etdikleri tufeylî mahlûkâtı [252] ömürlerinin nihâyetine kadar besledikleri bile düşünülebilir. Kızıl, kızamık, tifo gibi bazı intânî hastalıkların esnâ-yı seyrinde sırf âmil marazların kanda hâsıl etdiği zehir dolayısıyla bu âciz mahlûkâtın tesemmüm ederek bazen turuk-ı hazmiyeden hârice çıkdıkları görülür. Hastaların pek çoğu ağızlarından büyük heyecânlar ile çıkan solucan sâyesinde kendilerindeki illete ancak vâkıf olurlar ve çok kere çâresine tevessül husûsunu bile ihmâl ederler. Bir şahısda solucan şübhesini hâsıl edecek aʻrâz zuhûra gelince pek basît muʻâyene-i hurdebî- niye ile mesʼele tahakkuk eder. Mâdde-i gâitadan alınan ufak bir parçada usûl-i mahsûsası ile tufey- lâtın yumurtası aranılır. Bu muʻâyene îcâbına göre birkaç defa tekrâr edilebilir. Netîce müsbet çıkdığı takdîrde şahsın kurdlandığı ve binâberîn taht-ı tedâvîye alınacağı derkârdır. Muʻâyene-i hurdebînîye imkân olmayan mahallerde serîrî aʻrâz teşhîs nokta-i nazarından ehemmiyet kesb ederler. Memleketimizde halkın bir kısmı bu gibi hastalıklarda tıbbî müdâvâtdan ziyâde anʻanevî sağ- lıklar taht-ı teʼsîrindedir. Bu münâsebetle Mısır Çarşısı'ndan, mahalle bakkâl, attâr ve hattâ eczâhâne- lerinden gelişi güzel solucan ilâcı tedârüküne şitâbân olanlar el-ân mevcûddur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=