HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 32 1320 Giresun'da münteşir Yeni Yol refîkimizden: "-Sıhhiye Müdüriyetimiz: Frengi İle Mücâdele Frengi dediğimiz bu berbâd, bu öldürücü hastalık vilâyetimiz dâhilinde pek tahrîbkâr bir sûret- de çoğalmış ve bugün hâd bir devreye girmişdir. [270] Buna yakından şâhid olan gözler ve gözlerimiz hayât-ı millet nokta-i nazarından ne ka- dar yaş dökse lâyıkdır. Sıhhiye Dâiresi'nin tutduğu istatistiğe nazaran ekser köylerin yüzde yirmi ve yirmi beşi bu hastalıkla musâb ve maʻlûldür. Gitdikçe adedi artan musâb ve maʻlûlînin ekdikleri ve ekecekleri frengi tohumu umûmî bir şekil alırsa maʻâzallah istikbâlden korkulur. İşte şu hâl-i esef-iştimâli nazar-ı dikkate alan gayûr sıhhiye müdürümüz, frengililer menfaʻatine sinemada bir müsâmere vermiş ve bir de piyango keşîde etmişdir ki, bunlardan hâsıl olan mebâliğ birçok hayâtın azâbdan, ıztırâbdan hattâ ölümden kurtulmasına yardım etmişdir. Geçen gün, Sıhhiye Dâiresi'ne uğrayanlar intizâr salonunu ve birkaç odayı frengili ile dolu bul- dular. Her köyden akın edip gelen yüzlerce hastadan mütehassıl kalabalığı görüp de hayret etmemek kâbil değildir. Bu, bize vilâyetimizdeki bir kısım halkın ne elîm ne korkunç bir vartaya düştüğünü gösterir. Memleketin, milletin istikbâlini, hayâtını düşünen herkes ve her hastalıklı bu müdhiş ve tahrî- bkâr derdden kurtulmak ve hem-cinsini kurtarmak için lâzım gelen çâreye başvurmalıdır. Bu, sıhhat ü selâmet-i umûmiye mesʼelesidir. Herkes uyanmalıdır. Gerek meccânen ve gerek bedel mukâbilinde olsun tedâvîye koşmalıdır. Âtînin neslini ve hâl-i hâzırdaki hayâtı muhâfaza etmek hepimizin en bü- yük borcudur. Bu bâbda ciddî ve hakîkî mesâʻî sarf eden vilâyetimiz sıhhiye müdür-i muhteremi Eyüb Sabri Bey ve rüfekâsı bulunan etıbbâ şâyân-ı takdîrdir. Frengi ile mücâdele için açdıkları yol üzerinde yü- rümek ve muʻâvenete koşmak dînî, vatanî bir borçdur". Muʻâvenet Vazîfesi Selanik'de münteşir Yeni Asır gazetesinin Mart târîhli nüshasından: "-Nihâyeti gelmeyen bir sefâlet seylâbesi hâlinde akın akın şehrimizden geçen ve vapurlara irkâb edilinceye kadar birkaç gün burada mahrûmiyet içinde yaşayan muhâcir kardeşlerimizin hâlini mükerreren arz etdik. Zâten tasvîre hâcet yok. Acıklı levhalar her dakîka hepimizin gözleri önündedir. Bilhâssa gümrük dâhilinde ve etrâfında sürünen bîçâre dîndâşlarımızın ne elîm bir manzara teşkîl etdikleri maʻlûmdur. Binlerce Türk orada yarı aç, yarı çıplak, istirâhatden mahrûm bir hâlde bulunuyorlar. Toprağın rutûbetinden kendilerini muhâfaza edemeyen kuru bir hasır üzerinde, havâ- ların bütün muzır tahavvülâtına maʻrûz yüzlerce bî-vâye âilelerimiz var. Asıl fenâ cihet de bunların mikdâr-ı kâfi tegaddî edemeyerek mukâvemet kuvvetlerini gâib etmeleri, şimdi ise dinecek derecede hâricden iʻâşeye muhtâc kalmalarıdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=