HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 32 1321 Bu vazʻiyet dâhilinde Türkiye'ye son habbesine kadar mahrûm kaldıkları servet-i mâddiyele- rini değilse bile her hâlde memleketimiz için çok müfîd olacak sıhhatlerini getirmeleri arzu edilen mübâdele nüfûsunun maʻatteessüf bu kıymet biçilemeyen sıhhat ve sudret sermâyeleri de haleldâr olmuşdur. Liman etrâfında yerlerde serili milletdâşların arasında açlar, zaʻîfler, hastalar az değildir. Bîtâb ihtiyârlar gibi, maʻsûm çocuklar, genç vâlideler, hattâ daha dûn dinç olan vücûdlar bile bugün ba- kılmağa, beslenmeğe muhtâcdır. Bunlara [271] karşı hepimiz, millî ve insânî bir muʻâvenet vazîfesi terettüb eder ve bu vazîfede terâhî câiz değildir. Hilâl-i Ahmer İmdâd-ı Sıhhî Heyʼeti'nin mahdûd vesâit ve menâbiʻi ile her günkü muʻazzam ihtiyâcâta kifâyet edemeyeceği îzâhına bile ihtiyâc olma- yan hakîkatlerdir. Bununla berâber bu müessesenin kıymetli hidemâtını her sâhib-i insâfın hayretle takdîr etmesi de bir vecîbedir. Hilâl-i Ahmer'in her şahıs hakkında belki de hissedilemeyecek kadar ehemmiyetsiz addedilen himmet ve muʻâvenetleri aylardan beri binlerce nüfûsa teşmîl edilmiş ve o cüzʼî muʻâve- netler muʻazzam yekûnlere bâliğ olmuşdur. Islâhhânede, muhâcirîn karârgâhında, gümrükde her gün az çok iʻâşe edilen dîndâşlarımız yüz- lerce âiledir. Bu âilelere, yalnız açlıkdan ölmeyecek kadar ekmek tevzîʻi için bugünkü hayât pahâlılı- ğında vâsiʻ sermâyelere ihtiyâc vardır. Sonra İmdâd-ı Sıhhî Heyʼetlerinin infâkdan ziyâde münhasıran sıhhî vezâif ile gönderildikleri- ni unutmamak lâzımdır. Hastaların tedâvîsi, ıztırâbların teskîni için sarf edilen mesâʻî şâyân-ı ihmâl değildir. Şübhesiz, dâr-ı teşkîlât dâhilinde pek büyük işler görüldüğü iddiʻâ edilemez. Fakat en âcil ihtiyâclara koşulması, tahaffuzî tedbîrler ittihâz edilmesi, aşılar yapılması, kâbil olduğu kadar barı- nacak çadırlar kurulması vesâire, bütün bunlar Hilâl-i Ahmer müessesesine karşı hepimize bir deyn-i şükrânı yüklenen âlî himmetlerdir. Türkiye Hilâl-i Ahmeri zengin değildir. Buraya gönderilen heyʼetlere daha vâsiʻ menâbiʻ bah- şedilmesi şâyân-ı temennî olmakla berâber mübâdeleye tâbiʻ ahâlînin de vüsʻ ü iktidârı nisbetinde buna iştirâk eylemesi bir vazîfedir. Bu muʻâvenet aʻzamî olmalı, bütün hamiyet ve samîmiyetimiz orada tezâhür eylemelidir. Kavala, Drama gibi Selanik de, Selanik İslâmları da iʻâne borçlarını bir derece ödemişlerdir. Fakat burada bir derece yetişmez, bütün borcumuzu tesviye etmeliyiz. İhtiyâc o kadar fazla, felâket o kadar büyükdür ki, kimsenin bu vazîfeden sakınmayacağına emîniz. Bilhâssa ashâb-ı yesârın yüklü iʻânelerle temeyyüz etmelerini temenni eyleriz. Selanik'de ge- rek yerli gerekse hâricden gelip geçen felekzede dîndâşlarımıza bahşedeceğimiz muʻâvenet ne şekil- de olursa olsun, bunun teehhur etmemesi, derhâl aʻzamî bir faʻâliyet iktisâb eylemesi için bu zarûrete hamiyetle mukâbele etmeği bütün milletdâşlarımızın âcil bir vazîfe addedeceklerinden emîniz. Diğer cihetden, burada kendi kendini yaşatmakdan âciz kalan âilelerin bir an evvel Türkiye'ye sevkleri, sefâletin tevessüʻüne karşı en cezrî ve müessir tedbîr olacakdır. Muhterem Mübâdele Komisyonu'nun ve bilhâssa heyʼet-i murahhasamızın bu tedbîri, ihmâl etmelerini ayrıca temennî eyleriz". _______________
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=