HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 26 987 23 Şubat 1923 târîhinde Mösyö Guénod Anadolu'da İzmir, Kemer, Torbalı ve Aydın karârgâh- larını teftîş etdi. Bu esnâda 30 Şubat 1923 târîhinde Lozan'da yapılan iʼtilâfnâmeye tevfîkan Yunan ve Türk üserâ-yı harbiyesinin mübâdele ve iʻâdesine mübâşeret edilmesine ve üserânın İzmir'de cemʻ ve tah- şîdine mebnî dâhilde bulunan üserâ karârgâhları ilgâ edilmiş olduğundan Beynelmilel Komite murah- hasları faʻâliyetlerini taʻtîle mecbûr oldular. Lozan İʼtilâfnâmesi mûcebince tarafeyn ilk on bin üserâ-yı harbiyenin iʻâdesini müteʻâkib Hükûmet-i Yunaniye ile Yunan Salîb-i Ahmeri'nin teşebbüsât-ı musırrânesi üzerine komitenin Lo- zan'da kendi aʻzâsıyla Lozan Konferansı'nda Türkiye Heyʼet-i Murahhasası Reîsi İsmet Paşa hazret- leri arasında husûle gelen iʼtilâf netîcesinde Beynelmilel Salîb-i Ahmer Komitesi nâmına Anadolu'da- ki üserâ karârgâhlarını teftîş için Mösyö Burnier ile Charles Burckhardt'dan müteşekkil bir heyʼet 24 Haziran 1923 târîhinde Dersaadet'den hareket etdi". Anadolu'da icrâ etdikleri teftîşâta dâir Mösyö Burnier ile Mösyö Burckhardt'ın Beynelmilel Salîb-i Ahmer Komitesi'ne verdikleri rapor: "-6 Haziran târîhli tahrîrâtınızın muhtevî olduğu taʻlîmâta tevfîkan el-yevmAnadolu'da mevkûf Yunan üserâsının [33] bulunduğu karârgâhları teftîş etmek üzere İstanbul'dan hareket etdik. Derʻuhde etdiğimiz vezâifin îfâsı için Anadolu'yu şimâlden cenûba, Mudanya'dan Amanos dağ- larını Ankara, Kırşehir, Kayseri, Adana tarîkıyla ve merkezden garbı, Konya, Afyonkarahisar, Uşak, İzmir tarîkıyla dâhilden katʻ etmeğe mecbûr olduk. İşbu memleket-i vesîʻa, ancak Haydarpaşa, Eskişehir ve Adana demiryoluyla bu hattın İzmir ve Ankara üzerine açılan kolları vâsıtasıyla geçilir. Yollar nâdir ve turuk-ı muvâsala-i tabîʻiye gayr-ı muntazam ve muʻavvec patikalardan ibâretdir. Yekdiğeri üzerine mevzûʻ cesîm yaylaları ihtivâ eden cibâl-i müteselsileyi Marmara'dan iʻti- bâren 1.400 metreye kadar tırmanmak îcâb eder. Bu yaylalar Toros dağında müntehâ olup mezkûr dağlar aşıldıkdan sonra Amanos silsile-i cibâlinde nihâyet bulan Klikya'nın vâsiʻ ovalarına tesâdüf olunur. Tahmînen her otuz-kırk metrede ya bir silsile-i cibâl veya ufukları uzanan bir ova geçildikden sonra buğday tarlalarıyla, merʻâlarıyla veya mezraʻa-i müsteviye ile muhât düz ve alçak ve kerpiç duvarlı bir köy müşâhede edilir. 150'den 200 mil buʻd mesâfede kalan merkez-i hükûmet ve merkez-i ticâret (kazâ, sancak veya vilâyet merkezi beş binden elli bin nüfusa mâlik olan şehir) işbu köylere ancak harâb bir tarîk ile merbûtdur. Sâlifü'z-zikr merâkiz vâsiʻ bâğ ve bâğçe ile çevrilmiş ve umûmi- yetle en münbit ve en feyznâk menâtıkda bulunmakdadır. İşte bu merkeze müntehâ olan patikalardan mürekkeb, deve katarları veya kağnı arabaları tarlaların mahsûlü nakledilir. Bu havâlînin zâten adeden zaʻîf olan ahâlîsini Avrupa, Asya ve Afrika sahne-i harblerinde on dört sene devâm eden muhârebeler pek ağır vefeyât cizyeleri vermeğe mecbûr etmişdir. Maʻamâfîh bu yekûn-ı vefeyât ırk ve dîn hislerinden mütevellid kin ve husûmet kurbânları adedinden pek nok- sândır. Tâliʻ-i harb ve mahallî ihtilâllerin kâh bir ırkı ve [kâh] zamân zamân diğer ırkı ve bazen bir taʻassub ehlini, bazen diğer taʻassub tarafdârını mevkiʻ-i iktidara ısʻâd ederek işbu tebeddül ve tahav- vülün her birini kıtâl, yangın ve yağma taʻkîb etmişdir. Her yerde yakılmış istasyon harâbeleri, tahrîb edilmiş köprü enkâzı, yağma edilmiş mahaller, insândan hâlî köyler nazara tesâdüf etmekdedir. Şe- hirlerde her ne kadar genç, dinç adamlar görülmekde ise de tarlalarda bu hâl nâdirdir. İhtiyârlar köyde

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=