HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 33 1347 1 tane yedi aylık ölü doğmuş 1 tane üç günlük, ölmüş 1 tane sakat İstanbul'un şuraya kaydedilen birkaç vakʻası karşısında Anadolu'nun vekâyiʻ ve müşâhedâtı daha fecîʻ ve daha elîmdir. Anadolu'da imdâd-ı sıhhî heyʼetlerinin faʻâliyetde bulunduğu menâtıkın bir kısmında yapılan tedkîkât ve müşâhedât maʻalesef vefeyât-ı etfâlin yüzde 75-80 râddesinde olduğunu göstermişdir. Anadolu'da tesâdüf edilen herhangi bir vâlidenin peykinde artık bir-iki çocukdan fazla görü- lememesi bunun bir hakîkat olduğunu gösterecek mâhiyetdedir. Hattâ yavrularının hangi sebebden öldüklerine dâir vâlidenin mukniʻ bir cevâbı alınamadığı gibi çok kere bütün ısrârlara rağmen gömü- lenlerin mikdâr-ı hakîkîsin e de maʻatteessüf ıttılâʻ hâsıl olamamışdır. İnsân yavrusuna verilecek kıymetin vefeyât-ı etfâl husûsundaki endîşelerimizde pek büyük ehemmiyeti vardır. Fi'l-hakîka el-yevm Anadolu'ya bir nazar-ı atf edilirse davar, sığır gibi hayvânât yavrularına verilegelen ehemmiyetin daha yüksek ve daha heyecânlı olduğunu görmemek mümkün değildir. Mâddî kıymetleri bilhâssa Harb-i Umûmî'den sonra tezâʻuf eden bu gibi hayvânâta verilen ehemmiyetin derecesi birçok yerlerde gelişi güzel yapılan musâhabelerde bile tecellî ediverir. Herhangi bir âilenin sâhib olduğu davar yavrularının âkıbet-i fecîʻasını size pek sûzişli bir lisân ile hikâye edildiğini göreceksiniz. Hangi gün ve sâʻatde ve ne gibi bir teʼsîr-i hâricî ile telef oldukla- rına kolaylıkla vâkıf olacağınız gibi suâl vârid olmaksızın mikdâr-ı sahîhlerine ıttılâʻ hâsıl olacağına da şübhe etmemelisiniz. Buna mukâbil bir vâlideye lüzûm-ı tıbbî üzerine tevcîh edilen bir istîzâh mukâbilinde doğurdu- ğu çocukların hangi esbâbdan ve kaç yaşında vefât etdiklerine muttaliʻ olabilmek çok defa pek güç- dür. Hattâ bazen ölen yavruların aded-i sahîhine destres olmak bile gayr-ı mümkindir. Bu kadar şefkat ve meşakkatlerle dünyâya gelen bir yavrunun ziyâʻından mütevellid olan acısı izlerinin bir vâlide kalbinden serîʻu'z-zevâl olabileceğini bir an düşünmek dahi âtî için bir felâket sayılabilir. Hattâ daha garîb olmak üzere Anadolu'nun bazı menâtıkında dünyâ[ya] gelen kız çocukları için bir nevʻ elem ü ıztırâb hissedildiği ve bazı âilelerin tefâhur yerine tenâfür ile mahsûs ve meşbûʻ oldukları müşâhede edildiğini zikretmeden geçemeyeceğiz. Binâberîn bütün bu hâdisât ve ihtisâsâta çâresâz olmak üzere evvel emirde her vâlideye nüfûs-servet siyâseti şuʻûrunu telkîn ederek cinseyn arasındaki tefrikaları izâleye şitâbân ve her bir yavrunun memleketin dâimî bir sermâyesi olduğunu tefhîm ve bu meyânda mütehassısîn tarafından verilecek hutbe ve mevʻizeler teʼsîrinde ilm ü irfân ile techîz etmek iktizâ etmekdedir. [284] İstikbâlin vâlidelerini yetişdirmekde olan bugünkü kız mekteblerimizde etfâlin hıfzıssıh- ha mebâhisi el-ân lâyıkı vechile ehemmiyete alınmadığı görülüyor. Süt çocuklarının tegaddîsi usûlle- rinden gâfil analar yüzünden memleketimizde ne derece zâyiʻât verildiğini gösterecek hakîkî istatis- tiklere mâlik değil isek de bu nisbetin vefeyât-ı etfâlde en ehemmiyetlisi olacağı bedîhîdir. Sırf sâika-i şefkat ile yavrularına bilâ-lüzûm aylar ve senelerce süt veren vâlideler çokdur. Cehâ- let ve ihmâl yüzünden 5-6 aylık çocukların ellerinde simit, lahana kökü, keçiboynuzu gibi mâddelerin eksik olmadığı görüldüğü gibi yaşını doldurmadan ebeveynin sofrasına iştirâk eden çocukların da hadd ü hesâbı yokdur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=