HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 26 989 kin beslememekdedir. Üserânın hemen tekmîl çamaşırlarını ahâlî vermişdir. Tahlîsinden sekiz gün ve bir seneden fazla devâm eden işgâlden sonra Afyonkarahisar ahâlîsi beş yüz kat çamaşır vermiş ve Konya şehri ise kalʻaları dâhilinde mevkûf Yunanîlere 350 aded yorgan tevzîʻ ve yirmiden kırk kuruşa kadar yevmiye iʻtâ etmişdir. Teftîşâtımız esnâsında üserânın sâʻati geçmediğini ve tahmîl edilen aʻmâl ve vezâifin müfrit ve mâ lâ-yutâk olmadığını görüp anladık. Kömürler'de yol inşââtına meʼmûr edilen bir bölük, güzergâ- hın merzagî bir ovaya tesâdüf etmesinden dolayı üç hafta sıtmadan hasta ve âtıl kalmışdı. Ziyâreti- mizden bir gün evvel tarîkın bu kısmı hitâm bulmuş ve karârgâh tabîbi hastaların tahliye edildiğini ve ahvâl-i sıhhiyenin mûcib-i memnûniyet bir hâle avdet eylediğini söylemiş idi. Hulâsa, Yunan üserâsıyla Türk taburlarının hâl ve mevkiʻlerini mukâyese edecek olur isek iʻâşe husûsunda aralarında hiçbir fark bulunmadığı ve ilbâsda Rumların mazhar-ı müsâʻade olduğu, vazîfe ve mesâʻînin her iki taraf için aynı nisbetde olduğu ve ibâte husûsunda şehirlerde, evlerde ikâmet eden Rumların Türklerden daha müsâʻid bir mevkiʻde kaldıkları tezâhür eder. Muntazam bir tarzda devâm etmeyen yalnız muhâberât kısmıdır. Birçok kimseler ebeveyn ve ekâribinden mektûb almıyorlar. Paket ve havâle muʻâmelâtı pek noksândır ve nakliyâtdaki müşkilât ve üserânın sık sık tebdîl-i mevkiʻ eylemeleri bunun başlıca esbâbındandır. [35] Her yerde üserânın güzel görünüş ile sıhhatleri tâm kimseler olduğunu anlayabiliyor idik. Fakat içlerinde nazar-ı dikkatimize tesâdüf eden bir kısm-ı mühimminin bünyelerinin sû-i teşekkü- lü bize hayret veriyordu. Ale'l-husûs Yahşihan'da öyle adamlar gördük ki, bunların asker olarak is- tiʻmâl-i silâh etmiş oldularına aslâ ihtimâl veremez idik. Teşkîlât-ı sıhhiye mükemmel ve muntazamdır. Her müfrezenin Yunan meʼmûrîn-i sıhhiyesinin idâre etdiği bir reviri ve bir hastahânesi vardır. Yalnız Kömürler tabîbi hastalarını seksen kilometrelik bir mesâfeye göndermek mecbûriyetindedir. Hastahânelerde Türk askeri ile Yunan askeri arasında fark yokdur. Hattâ aynı koğuşda bazen Türk askeri yere serili bir şiltede yatdığı hâlde Yunan askeri- nin karyolada yatdığına şâhid olduk. Sıtmanın icrâ eylediği müdhiş tahrîbât istisnâ edildiği takdîrde dolaşdığımız bi'l-cümle menâtıkda hiçbir emrâz-ı sâriyenin eserine tesâdüf etmedik. Yüksek yaylalar sükkânından mâʻadâ, ahâlî-i sâire malaryaya dûçâr olmuş ve hastahânede birçok koğuşlar tamâmen emrâz-ı mezkûre musâbînine tahsîs kılınmışdır. Ahâlînin lâkaydîsi ve kinin ve para fikdânı her dürlü vâkî mücâdeleye mâniʻ oluyor. Yunan hastalarının % 80'i sıtmadan ve mütebâkîsi emrâz-ı miʻdeviye, bronşit ve emsâli gibi ehemmiyetsiz hastalıklardan muztaribdir. Üserânın ahvâl-i umûmiyesinin mükemmel olduğunu beyân edebiliriz. Birçok adamların İzmir'de mübâdele heyʼeti üzerinde gâyet fenâ bir teʼsîr icrâ etmiş olması esbâbını taharrî etdik. Mensûbîn-i askeriyenin verdikleri îzâhâtda ordunun ihtiyâcını teʼmîn etmek bile kolay olmadığı bir zamânda pek azîm mikdâra bâliğ olan üserânın ihtiyâcını tatmîne muvaffak olmak için epeyce bir zamân geçmesi lâzım geldiğini söylediler. Nakliyâtda tesâdüf edilen müşkilât üserânın ilbâsı, ibâtesi ve çorab ve ayakkabı tevzîʻi husûslarında sarf edilen himmet ve mesâʻîyi tasʻîb etmişdir. Meʼmûrîn-i sıhhiyenin beyânâtından da üserânın mübâdele ve iʻâdesinde en zaʻîf olanlarla mezâhim-i esârete en az tahammül edenlerin intihâb edilmiş olduğunu anladık. İsticvâb etdiğimiz etıbbâ-yı Yunaniye, üserâ-yı Yunaniye'nin esîr oldukları anda rûhen müteessir ve cismen yorgun bulundukları ve esâretin ilk aylarında sıhhat-i umûmiyenin fenâ ve mikdâr-ı vefeyâtın yüksek bulunduğunu (Nisbet-i vefeyâtın yükselmesi emrâz-ı kalbiyeden ileri gelmişdir.) beyânda müttehi- dü'l-lisândırlar. Bugün vazʻiyet tamâmen değişmiş ve ahvâl-i sıhhiye iyileşmişdir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=