HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 3

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 27 1033 Muʻâyene ve tedâvî ücretlerini çok görerek gelişi güzel sağlık ve tedâvîler ile vakit geçiren- lere mahsûs olmak üzere memleket ve şehrin vüsʻati nisbetinde frengi dispanserleri açılarak mürâ- caʻat edenlerin meccânen muʻâyene ve tedâvîleri ve yedlerine, yapılan tedâvînin mücmelen ifâdesini müşʻir birer varaka veya defter iʻtâsı zarûrîdir. Frengili eşhâsın etıbbâ tarafından hükûmete ihbârı mecbûriyeti ile teehhül şehâdetnâmelerinin ihdâsı memleketimizde bu âfetin önüne geçecek tedâbîr zümresinden sayılabilir. Fi'l-hakîka daha zifâf gecesinde bî-günâh refikasına yüz görümlüğü makâmında bu âfeti aşılayan vekâyiʻ de görülmüş ve bazı mıntıkalarda frenginin pek ziyâde intişârına bu husûs sebeb olmuşdur. Bundan mâʻadâ bilhâssa genç eşhâsa hutbe ve mevʻizeler îrâdıyla hastalığın şahsa, nesle olan teʼsîr ve vehâmetlerinden bahsetmek, mekteblerde hıfzıssıhha [63] derslerinde bu husûsa âid me- bâhisi resim ve levhalar ile genç talebelere ifhâm etmek, sıhhî müzelerde hastalığın tahrîbâtına âid mulajları halka meccânen arz etmek de ehemmiyetle nazar-ı dikkate alınacak husûsâtdandır. İctimâʻî nokta-i nazarından teehhül husûsundaki şerâit-i ictimâʻiyeyi tehvîn ve ihzâr ile genç eşhâsda teehhülü teşvîk ve muʻâvenet-i ictimâʻiye fasıllarını tevsîʻ ve teşmîl de semerâtı iktitâf edil- meyecek tedâbîr zümresinden hâric değildir. Uzun müddet seferber olan orduların ictimâʻî ihtiyâclarının tatmîni husûsu da Harb-i Umûmî'de hâdis olan mühim bir mesʼele-i ictimâʻiye hâline geçmişdir. Hakîkaten Harb-i Umûmî'nin düşünüldü- ğünden fazla devâm etmesi cebhedeki orduları idâre eden dimâğları bu husûsun teʼmînine sevk etmiş ve bazı hükûmetler cebhe gerisinde ezvâk-ı beşeriyenin tatmîni için lâzım gelen teşkilâtı idâmeye mecbûr kalmışlardır. Seferber ordu uzun yürüyüş ve muhârebelerden çıkdıkdan sonra tesâdüfen bir şehirde vazʻu'l- ceyş alırsa efrâdının bu âfet ile bulaşmasını menʻ etmek en birinci vazîfedir. Ordu efrâdının muhtelif köy ve kasabalardan tecemmuʻ etdiği tahattur ve herhangi birisinin bulaşdığı tefekkür edilirse, has- talığın nerelere kadar intişâr edebileceği yek lâhzada anlaşılır. Anadolu'da birçok ücrâ ve maʻsûm köylerimize bu hastalığın terhîs edilen tezkere efrâdıyla şehirlerden nakledildiğini zikredenler ne kadar haklıdırlar! Fi'l-hakîka yapılan tedkîkâtda bu âfetin Anadolu'daki köylere, gurbete çıkmış sanʻatkârlar, as- kerden terhîs olunan efrâd ile hep büyük ve sâhil şehirlerden bulaşdığı ve bazı mıntıkalarda da mücâ- vir kurâ ve kasabâtdan sıhriyet hasebiyle geldiği anlaşılıyor. Bu sebeble civilisation ve syphilisation mâbeyninde bir münâsebet aramak acaba doğru olamaz mı? Mücâdelede şahsın ehemmiyeti pek çokdur. Frenginin daha ziyâde avâm arasında intişâr etdiği görülür. Yüksek tabakada gerek refâh ve maʻîşetin müemmen ve gerekse şahsın ilm ü irfân ile müceh- hez olması dolayısıyla âfetin savleti tahdîd edilmişdir. Fi'l-hakîka şahıs âfetin zâta ve nesle olan vehâ- metlerini müdrik ve kâniʻ olursa lâzım gelen takayyüdât ve teyakkuzâta riʻâyet edecek ve kendini vikâye ve himâye edebilecekdir. Münâsebet esnâsında istiʻmâl edilmek üzere bazı husûsî merhem ve tılâât ile baʻde'l-münâsibe yapılacak müzâdd-ı taʻaffün gasûlâtın fevâidi inkâr edilememekle berâber tamâmen vâkî olmadığını da bilmek iktizâ eder. El-hâsıl memleketimizde frenginin savletine karşı şimdilik en mühim ve âcil çâre olmak üzere şöhret alan bazı menâtıkda sâbit ve seyyâr dispanserler açarak halka mücâdele ilâcı olan salvarsanı meccânen tatbîk etmek ve bu sûretle kayda geçenleri hiç olmazsa taʻkîb ve tedâvî ederek şahsa ve nesle olan teʼsîrlerini akîm bırakmağı zikredebiliriz. Eğer bazı merkezî yerlerde iʻtimâda şâyân la- boratuvarlar teʼsîs edilerek gizli frengililer de meydâna çıkarılacak olursa mücâdelenin daha asrî bir hâle intikâli mesʻûdiyetini görmüş olacağız.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=