HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 37 1611 İkinci şekl-i hal ki, evvelce müzâkereye esâs olarak Beynelmilel Komite'nin de kabûle meyyâl göründüğü şekildir. İskandinavya Salîb-i Ahmerleri tarafından teklîf edilmişdi. Sırf İsviçrelilerden mürekkeb olan komite yerine diğer bazı cemʻiyetlerin murahhaslarının da dâhil bulunduğu bir ko- mite teşkîl olunacak, bütün umûr bunlara tevdîʻ edilecekdi. Beynelmilel Salîb-i Ahmer Teşkîlâtı'nın merkezi Cenevre'de bırakılıyordu. Üçüncü sûret-i hal Hilâl-i Ahmer tarafından ileri sürülmüşdür. Biz eski Salîb-i Ahmer Komitesi'nin bütün salâhiyeti ile ibkâsını taleb etdik. Lig için ise yine faʻâliyetin- de devâmını, lâkin isminden Salîb-i Ahmer vasfının hazfını istedik. Eğer maksad sırf insâniyete hiz- met olsa idi, bu teklîfin kabûlü lâzım gelirdi. Zîrâ Lig'in Salîb-i Ahmer sıfatını kullanmaması bütün Hilâl ve Salîb-i Ahmerlerle berâber çalışmasına hiçbir mâniʻ teşkîl etmiyordu. Meselâ Himâye-i Etfâl teşkîlâtı ale'l-umûm Salîb-i Ahmerlerin iştirâkiyle husûle gelmiş olduğu hâlde Salîb-i Ahmer sıfatını taşımaz. Zâten Lig'in esâs meşgûliyetini teşkîl eden sârî hastalıklarla mücâdele gibi sıhhî işler Salîb-i Ahmer alâmetine muhtâc değildir. Lig kendi fikrini kabûl etdirmek için her türlü vesâite mürâcaʻat ediyordu. Bunlardan biri Bey- nelmilel Salîb-i Ahmer Komitesi'nin yalnız bir milletden olması hasebiyle bütün cemʻiyetleri temsîl edemeyeceğini ve bu sebebden bunun demokratik olmadığını iddiʻâ idi. Hâlbuki Beynelmilel Komi- te'nin esâs vazîfesi bî-taraf olmasını müstelzimdir. Yoksa bu komite Hilâl ve Salîb-i Ahmerlere emir vermek vazʻiyetinde değildir. Kendisine konferanslar, bir takım umûr tevdîʻ etmişlerdir. Bunlardan mühimmi Cenevre Mukâvelenâmesi tatbîkâtına nezâret etmekdir. Komite vâkiʻ olan şikâyetleri din- ler, lüzûm gördüğü tedkîkâtı yapar, hiçbir hüküm vermeksizin bunu bütün âleme neşreder. Hâkim, efkâr-ı umûmiye-i cihândır. Bu vazîfenin îfâsında heyʼetin yalnız bî-taraf olması iktizâ eder. Bu şart diğer bütün husûsâta hâkimdir. Bu mütâlaʻâta karşı Lig tarafdârları harbe iştirâk etmeyen her devletin bî-taraf olduğunu iddiʻâ ediyordu. Hâlbuki İsviçre'nin bî-taraflığı diğer hiçbir devletin bî-taraflığı ile kâbil-i kıyâs değildir. Bunu komisyonda bulunan Müderris Le Gause bir defa daha gayr-ı kâbil-i red delâil ile gösterdi. Fi'l-hakî- ka on dördüncü asrın ibtidâsında İsviçre sırf Alman bir hükûmet olmakdan çıkarak Latin ve Burgon kantonlarını da ihtivâ eden bir muhtelit heyʼet hâline girmişdi. Ne dînen ne lisânen ve ne de hissen bir birliğe mâlik değillerdi. Müteʻaddid milletlerden küçük cüzʼler birleşerek bir hükûmet teşkîl etmiş- lerdi. Bunların her biri başka başka hükûmetlerin câzibesine tâbiʻ bulunuyorlardı. Bu şerâit dâhilinde müttehid kalabilmeleri ancak harbden tevakkî sâyesinde kâbildir. Tabîʻî olarak İsviçre "dâimî bî-ta- raflığı" kendine esâs politika ittihâz etdi. Bonapart, on dokuzuncu asırda ilk İsviçre Konfederasyo- nu'nun kânûn-ı [3] esâsîsini tesbît için Paris'de ictimâʻ eden İsviçre murahhaslarına: "-Memleketiniz ancak bî-taraflık politikasını kabûl edebilir ve onunla yaşayabilir" demişdi. 1815'de Viyana'da devletler İsviçre'nin dâimî bî-taraflığını ve arâzîsinin tecâvüzden masûniyetini tasdîk ve himâye eden bir muʻâhedenâme imzâlamışlardır. İsviçre'nin dâimî bî-taraflığının ve arâzîsinin tecâvüzden masûniyetininAvrupa menâfiʻi îcâbâtı olduğunu iʻlân etmişlerdir. 1920'de İsviçre, Cemʻiyet-i Akvâm'a dâhil olmak için Cemʻiyet-i Ak- vâm'ın paktında bu bî-taraflığın kabûl ve zikrini şart koşmuş ve kabûl etdirmişdir. Bu şart mazhar-ı kabûl olmasa idi İsviçre, Cemʻiyet-i Akvâm'a giremezdi. Çünkü onun kânûn-ı esâsîsinde hükûmet-i cumhûriyenin İsviçre'nin bî-taraflığını muhâfaza etmek mecbûriyetini müşʻir bir mâdde vardır. Hâsılı bî-taraflık bütün İsviçrelilerin hem rûhuna ve hem kânûnuna girmiş bir akîdedir. 1859, 1866, 1870,
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=