HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 38 1706 âmildir. Milletleri târîhin kara sahîfelerine karışdıran sıtmanın Türk ırkı üzerinde yapdığı tahrîbât cidden Türkleri ürpertecek kadar vâsiʻ, istiklâlimizi tehlikeye ilkâ edecek kadar tahrîbkârdır. Başvekîl paşa hazretlerinin on beş, yirmi gün evvel sıtmaya tutulmaları ve Gâzî Paşa hazretlerinin sıtmanın trisyana cinsi gösteren kanlarına âid preparatın Sivas laboratuvarında mahfûz bulunması bu kâtil hastalığın reîsicumhûrumuzdan en ufak ferdimize kadar bizi istîlâ etdiğine en katʻî alâmetdir. Tehlike bu kadar vâsiʻ ve şâmil olunca, bunun önünde muvakkat tedbîrlerle, gayr-ı müfîd mesâʻî ile vakit geçirmek elbette mümkün olamazdı. Biraz geç kalsa da mücâdeleye niyet ve azmedilmiş olduğunu görmekle sevinebiliriz. Sıhhiye Vekâleti'ni de bu niyet ve mesâʻîsinden dolayı takdîr edebiliriz. Yalnız tasavvurla işi vücûda getirebilmek arasındaki mesâfeyi görerek endîşe etmemek elimizden gelmez. Antalya vilâ- yetimizin sıtma mücâdelesi için dört milyon liralık kinine arz-ı ihtiyâc etdiğini en mütehassıs bir ar- kadâşımızın tedkîk raporuna istinâden zikreder isek, endîşemizde hak kazanmış oluruz, zannederim. Sıtma mücâdele komisyonunun en fennî ve en şâmil bir mücâdele programını hazırlayacağına îmân edenlerdeniz. Yalnız bunun tatbîki için lâzım olan tahsîsâtdan ve ihtisâs erbâbının bulunamamasından bi-hakkın endîşe ederiz. Şurada bilâ-pervâ söyler ve iddiʻâ ederim ki, şimdiye kadar bu bâbda ihtiyâr edilen az masraf ve mücâdele bir netîce elde edememiş, meccânî verilen devlet kininleri müstahıkkının elini bulama- mışdır. Buna Sıhhiye Vekîli Refik ve Muʻallim Tevfik Salim Beyefendilerin de kâniʻ olduğuna hiç şüb- he etmiyorum. Çünkü mücâdele sistemi bozuk ve verilen tahsîsât gayr-ı kâfi idi. Komisyon mesâʻîsi- ni ikmâl etmeden, projesini hâzırlamadan leh ve aleyhde bir mütâlaʻa dermeyân edecek değiliz. Esâ- sen bu projeyi vekâlet, Büyük Millet Meclisi'ne sevk edecek, sıhhiye encümeninde tedkîk edilecek ve tahsîsâtı da [65] kabûl edildikden sonra kânûniyet kesb etmiş olacakdır. O vakte kadar beyân-ı mütâlaʻaya çok zamân vardır. Bir makâlemizde de vaʻd etdiğimiz gibi Meclis-i Millî açıldığı zamân sıhhiye teşkîlâtımızın iyilerini ve kötülerini söylemek sûretiyle vazîfe-i irşâdımızı yapacağız. Bu iʻtibârla şimdilik yed-i mesâʻî ve niyet önünde duyduğumuz sürûr ve şükrâ- nı kayıd ile iktifâ ederiz. Yalnız İstanbul rüfekâmızda Tevfik Salim Beyefendi'nin vilâyet sıhhiye müdürlerine gönderil- mek üzere on bir mâddelik hâzırladığı bir taʻmîm projesini de gördük. Mücâdelenin anahatlarını tesbît edecek olan bu taʻmîme her vilâyetden matlûb cevâb alınamayacağını ve cevâbların bir kısm-ı mü- himminin tâm ve şâmil maʻlûmâtı ihtivâ edemeyeceğini teessürle kayda mecbûrum. Sıtmalı menâtık için muntazam birer harita isteniyor ki, bunun istihsâli hemen gayr-ı mümkindir. Benim kanâʻatime göre böyle bir haritaya lüzûm yokdur. Bugünkü hudûd-ı millîmizi irâʼe eden haritayı sıtmalı mıntı- ka addedip ona göre tedbîr almak en kesdirme bir yoldur. Acı da olsa iʻtirâf etmek lâzımdır ki, biz ciyâdet-i havâsıyla, suyuyla menâzır-ı tabîʻiyesiyle birer sanatoryum olan bazı şehirlerimizde bile cehâletimiz yüzünden sokakları pisliyor, derecekler, gölcükler husûle getiriyor, zorla sivrisineklere yuvacıklar yapıyoruz. Memleketimizi başdan nihâyete gezenler bu acı hakîkat önünde boyun eğmeğe mecbûrdur. Her şeyden evvel tabîʻatın gayr-ı müsâʻid yaratdığı diyârlarda birer bataklık da biz îcâd etdikden sonra harita yapmağa ne lüzûm vardır? Bundan başka, sıtmalıları tedâvî ile sıtmayı tevlîd eden esbâbı refʻ etmek, hangisi daha ziyâde birinci mevkiʻi işgâl eder? Bu da muhtâc-ı münâkaşa de- ğil midir? Güzel vatanın her köşesinde bolca yaşayan sıtma âmil-i marazîsini kökünden katʻ etmeden yapılacak mücâdele ile bunu ihzâr eden âmil-i marazı ortadan kaldırmak arasında hem sıhhaten ve hem de zirâʻat ve iktisâd iʻtibârıyla fark yok mudur? Projede benim gönlümü inciten bir nokta var.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=