HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 39 1731 olacakdır. Çocuğundan ihtiyârına kadar gözleri çapaklı ve şiş, dispansere mürâcaʻat eden köy ve ka- saba halkına acımamak elde değildir. Hele uzun müddet devâm edecek olan tedâvîdeki nokta-i nazarı derk edemeyerek ihmâl etmeleri ve bi'n-netîce gûnâgûn ihtilâta, kısmen ve tamâmen amâya musâb- ları afv edilemeyecek ahvâldendir. [81] Hastalık bidâyetde göz kapaklarının hafîf kaşıntısı ve kızararak katlanması, munzamma-i basalanın ihtikâna dûçâr olması ile başlar. Sabâhları kalkınca ufak bir ifrâz-ı aynî (çapak) görülmek muʻtâddır. İlerlemiş devrinde geceden ifrâz olunan bu çapaklar her iki göz kapağını yapıştırarak hasta gözün açılmasına mâniʻ olur ve bu devrinde göz şişerek kızarmış ve şahıs aydınlığa, güneşe baka- mayacak derecede huzûrunu selb etmiş olur. Âfet bir gözde iken diğerine sirâyeti pek az zamânda ve sürʻatle olur. Binâberîn trahom mübtelâları her iki gözü maʻlûl olarak hekîme mürâcaʻat ederler. Anadolu'nun bilhâssa şark ve cenûb aksâmı gezildikçe göz kapakları küçülmüş, kirpikleri dö- külmüş, gözbebeğinin üzerine misâfir konmuş, bakışları husûsî, kısmen ve tamâmen kör olmuş eşhâ- sa pek çok tesâdüf olunur. Bunlar senelerden beri bu âfet ile maʻlûl olup tedâvî-i husûsîyi ihmâl eden veya kısmen maʻrûz kalan zavallılardır. Anadan doğma körler, ebeveynin frengi, belsoğukluğu gibi âfet-i ictimâʻiyeden nasîbini alan bîçâreler olmasına mukâbil sonradan olma körler de memleketimizin en ziyâde çiçek ve trahom de- nen illetler ile husûle geldiği istitastikler ile müsbet bir keyfiyetdir. Tedâvîsi bidâyetde oldukça basît ve müsbet olan hastalık mürûr-ı zamânla eskidikçe teşeddüd ve aʻmâk-ı ensicede takarrür edeceğinden oldukça müşkilleşir. Binâberîn her musâbın bilâ-ifâte-i vakt tabîb-i mütehassısına mürâcaʻat ve tedâvîye bezl-i makderet eylemesi lâzımdır. Bugün Anadolu'da trahom, âfât-ı ictimâʻiye sırasına geçmişdir. Hastahânenin hazîn misâfirleri arasında bu çeşid hastalık maʻlûlleri oldukça nazar-ı dikkati câlib bir mikdâr[a] da tesâdüf etmek teʻâ- mül olmuşdur. Sıtma, verem ve frengiden sonra nazar-ı ehemmiyete alınacak ve önüne geçilecek illet bu hastalıkdır. Binâenaleyh bir tarafdan halkı irşâd edecek mevʻize ve hutbelerin îrâdı, hıfzıssıhhanın basît ve ibtidâî kavâʻidinin telkîni îcâb etdiği gibi diğer tarafdan göz mütehassısları yetişdirerek has- talığın savlet ve ittisâʻ etdiği mahallerde dispanserler ve hattâ hastahâneler açarak bîçâre halka imdâd etmek lâzımdır. Köy, kasabasının sâʻatler, günlerce uzak olan göz mütehassısına veya imdâd-ı sıhhî mevkiʻine gitmeğe cesâret edemeyen bîçâre hasta aynı zamânda cehl ile maʻlûl ve körlük gibi bir âkıbet-i meşʼû- meden gâfil olursa netîceden ürkmemek mümkün değildir. Anadolu'nun ücrâ köy ve kasabalarında sâf halkın ıztırâbından istifâde ederek faʻâl bazı ocak- ların mevcûd olduğu da maʻalesef görülmüşdür. Câhil imâm ve muhtâr gibi eşhâsın yed-i inhisârında olan bu gibi yerlerden verilen ve tamâmen gayr-ı fennî ve muzır olan ilâclar ile nice zavallıların göz- leri patladığı ve söndüğü yine kendileri tarafından nakil ve hikâye edilmekdedir. Niʻmet-i basardan mahrûm olan efrâdın bir kalemde müstehlik sınıfına geçerek cemʻiyet-i be- şeriye üzerine bâr olacağı derpîş edilirse bu ictimâʻî âfet karşısında ne derece emîn ve müsbet çalış- mak lâzım geleceği anlaşılır ümîdindeyiz. Yeni Dünyâ senelerden beri tatbîk etdiği bir program sâyesinde bu âfetden masûn kalmışdır. Şarkdan ve bilhâssa Mısır, Suriye, Arabistan ile Anadolu'dan Yeni Dünyâ iskelelerine ayak basanlar [82] bu husûsda pek sıkı bir muʻâyene ve müşâhedeye maʻrûz kalmışlardır. Eski yeni trahom âsârı ile maʻlûl olan insânlar ne kadar mukayyed unsur hâlinde olursa olsun, vatanlarına iʻâde kılınmışlar-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=