HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 39 1732 dır. Âfetin tevessüʻ ve intişârı avâkıb-ı vahîmesinden bi-hakkın endîşenâk olan Amerika âlimleri bu husûsda ne derece takdîr edilse sezâdır. Halkımızı bu âfetin netâyic-i meşʼûmesinden haberdâr etmekle berâber göz mütehassısı etıbbâ yetiştirmek, hastalığın müstevlî olduğu menâtıkda meccânî dispanser ve hastahâneler açarak halka aʻzamî yardım etmek hükûmetin baʻdemâ tatbîk edeceği sıhhî program dâhiline girmelidir. Âfetin henüz nüfûz ve istîlâ etmediği mıntıka ve vilâyetlerde korkudan tatbîki ve bazı tedâbîr-i vâkıye ittihâzı ihmâl edilmeyecek nukâtdandır. El-hâsıl cenûb ve şark tarafından milleti ve memleketi tehdîd eden trahom gibi bir âfet-i ic- timâʻiyeyi ehemmiyete almak ve lâzım gelen müdâfaʻa-i sıhhiye ve ictimâʻiyeyi teʼsîs etmek zamânı gelmiş olduğunu söylemek uhdemize düşen bir vazîfe olmuşdur. _______________ "-DİLSİZLİĞİN TEDÂVÎSİ KÂBİLDİR. Maʻârif Vekâleti'ne, Şehremâneti'ne Geçen gün tramvayda yanyana oturan ve biri dilsiz olan iki çocuğa tesâdüf etdim. Dilsizin ev- zâʻ u harekâtı nazar-ı dikkatimi celb etdi. Bu zavallı kâh işâretler kâh defterinden kopardığı bir parça kâğıd üzerine arzu etdiği kelimeleri yazmak ile arkadâşına merâmını anlatmağa çalışıyordu. Tabîʻatın esirgediği nutkun mehmâ-emken telâfîsi için bizde bir müessese mevcûd ise, müessese-i mezkûre on- lara nutku iʻâde etmeğe kâdir bir hâlde bulunmadığı yani ilmin son muʻtiyâtıyla mücehhez olmadığı için nice dilsizler kuvve-i nutkiyeden mahrûm kalmakdadır. Beni bu makâleyi yazmağa sevk eden sebeb, sağır dilsiz doğmuş, altı yaşına girinceye kadar hiçbir kelime söyleyememiş olan bir çocuğun Almanya'nın bu gibi müesseselerinden birinde söyle- meği öğrenmiş olması keyfiyetidir. El-yevm 20 yaşında bulunan bu çocuk daha doğrusu bu delikanlı, İstanbul Aşkenazim Mües- seselerinin reîs-i rûhânîsi olan Doktor Markos Efendi'nin mahdûmudur. İsmi, Benami Markos Efen- di'dir. Ben, beş-altı ay evvel Almanya'dan avdet etmiş olan Benami Efendi'yi bundan iki ay evvel tanıdım. Kendisiyle müteʻaddid defa görüşdüm. Şimdi Benami Efendi serbest konuşuyor ve ister ise bir sâʻat kadar bilâ-fâsıla söylüyor. İlim sâyesinde nutkuna sâhib olan bu eski dilsiz, Almanya'da hükûmet, belediyeler ve ashâb-ı hayır tarafından açılmış sağır dilsiz müesseselerinin yüze karîb oldu- ğunu, talebeyi dâimî sûretde müşâhede altında bulundurmak için bu müesseselerin leylî olduklarını, Harb-i Umûmî esnâsında korkudan ve esbâb-ı sâireden nutkunu gâib etmiş kimselerin bu müessese- lere devâm etdiklerini ve şifâyâb olduklarını söyledi. Benami Efendi, dilsizliğin sûret-i tedâvîsinin hutût-ı esâsiyesinden bahsederken nutku husûle getiren aʻzânın ve bilhâssa dudakların ilmî bir terbiyeye tâbiʻ kılındığını, sağır olan dilsizler, karan- lıkda muhâtabın dudaklarının harekâtını görmedikleri için sorulan suâllere cevâb veremediklerini ve bu mahzûru defʻ etmek için muhâtabın dudaklarının meselâ bir kibrit ile tenvîr edilmesi lâzım geldiğini söyledi. Bundan başka, Benami Efendi Almanya'da sağır dilsizlerin vâsıta-i neşr-i efkârı olan ve elli dört seneden beri intişâr eden bir Almanca gazete gösterdi. Bu gazetenin son Ağustos nüshasının

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=