HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4
1796 Dördüncü Sene 18 Cemâziyelevvel sene 1343 / 15 Kânûn-ı Evvel sene 1340 (1924) Numara 40 Makâlât ve İʻlânât, Mecmûʻa Müdüriyeti'ne Gönderilmelidir. TÜRKİYE HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻASI Derc Edilmeyen Evrâk ve Makâlât İʻâde Edilmez. Her Ayın On Beşinde Neşrolunur. Senelik abonesi bir liradır. Merciʻi: Yerebatan Câddesi'nde Hilâl-i Ahmer Merkezi. Telefon: İstanbul 1783 Mündericât: Ben Hilâl-i Ahmer'im! Hitâbe – Sıhhiye-i Askeriye ve Sıhhiye-i Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifâde – İctimâʻî Hıfzıssıhha – Şimâlî Hollanda'da Sıtma Mücâdelesi – Hilâl-i Ahmer Havâdisi – Salîb-i Ahmerler Havâdisi – Muktebesât – Teberruʻât – Fransızca Kısmı, İngilizce Kısmı Ben Hilâl-i Ahmer'im! Hitâbe Hollanda Salîb-i Ahmeri 27 Eylül'den 4 Teşrîn-i Evvel târîhine kadar bir Salîb-i Ah- mer propaganda haftası tertîb ve bu münâsebetle "Salîb-i Ahmer" unvânıyla bir hitâbe neşretdiğini geçen nüshamızda arz etmiş idik. Salîb ve Hilâl-i Ahmerlerin aʻmâl ve mesâʻîsini parlak bir tarzda tasvîr eden bu hitâbenin yalnız bir kelimesini, yani salîbi hilâl ile tebdîl ederek tercemesini takdîm ediyoruz. Ben Hilâl-i Ahmer'im! Beşerin rikkat ü şefkatinden doğdum. Vazîfem iyilik, hilm ve mülâyemet, merhametden terekküb eder. Beşeriyetin melekü's-sıyânesiyim. Irklar, milliyetler, mezhebler arasında hiç fark görmem. Diğer-endîşliğin kıymetdâr niʻam-ı fazîletini her tarafa serperim. Nevʻ-i beşerin kadrini iʻlâ etmek gâyemdir. Zîr-i himâ- yeme aldığım hastaların, erâmil ü eytâmın, bî-kes ve bî-nevâ bedbahtânın, hulâsa ıztırâb çeken bütün insânların şükrânlarıyla mütehassis ve meʼcûrum. Saʻy ü gayretim aslâ ârâm ü sükûn bulmaz. Zulümâtdan korkmayarak ve mevâniʻ ve müşkilâta lâkayd kalarak nûr u ziyâda yürürüm. Harb tehlikelerine nazar-ı istihfâf ile bakarım. Muhâ- riblerin elemlerini teskîn ederim. Onlara kuvvetü'z-zahr olurum. Düşen, ölen kim- selere sarf-ı ihtimâm ederim. Mecrûhları kaldırırım. Onların yaralarını sarar, tahfîf-i ıztırâblarına çalışırım. Şehîdânı ben tekfîn eder ve bunların mübârek merkadlerini ben beklerim. Her eşikden geçerim. Hastahânelere, zenginin kâşâne-i saʻâdetine, fakîrin kulübe-i mihnetine gire- rim. Sirâyet-i maraz tehlikesi bana sedd-i râh olamaz. Çocukluğun nigehbânı, unfuvân-ı civânînin mürşidi, ihtiyârlığın istinâdgâhıyım. Hastaları ziyâret, alîllere yardım ede- rim. Mağmûm kalblere reşâşe-i tesliyet [122] serperim. Aʻmâlara nûr u ziyâ yolunu gösteririm. Harb sakatlarına aʻzâ-yı sınâʻiyenin tarz-ı istiʻmâlini öğretirim. Emrâz-ı sâriye ile mücâdele ederim. Âfât ve mesâib vukûʻunda vazîfe-i tavassutu yaparım.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=