HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 4

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 40 1803 Vâsiʻ bir ülkede sıtma mücâdelesi yeni cumhûriyetin en muʻdil ve müsmir bir işi olacakdır. Bu husûs için senelerden beri garbın sıtmalı menâtıkda kısım kısım tatbîk edegeldiği program gâyet sarîh ve katʻîdir. (Amerika Cemâhîr-i Müttefikası'nın sıtmalı menâtıkda tatbîk etdiği sâde bir diyagram kısm-ı mahsûsunda görülecekdir.) Bir tarafdan sıtmanın memleketimizde bilâ-istisnâ her tarafa in- tişâr ve tevessüʻ etdiği, diğer tarafdan programın ihtivâ etdiği dört mühim esâs nazar-ı iʻtibâra alınırsa mücâdelenin ne gibi fedâkârlıklara ve ne kadar müddet zamâna mâl olacağı kolaylıkla anlaşılabilir. Evvel emirde bu derecede mühim bir kısmın senelerce bu maksad ve umde üzerine tahsîsi îcâb etmekle berâber memleketin şerâit-i hayâtiye ve iklîmiyesini nazar-ı iʻtibâra almak, halkın ihtisâsât, anʻanât ve idrâk ü irfânına vâkıf olmak lâzımedendir. Sıtmanın el-ân bazı mevsimlerde yenilen çiğ meyve ve sebze ile yumurtadan husûle geldiğine, bataklık ve durgun suları içmekle hâsıl olduğuna kanâʻat eden bir zümre-i halk arasında mücâlelenin ne müşkil safahâtı olacağından başka birkaç gram kinin yemekle nevbeti geçerek hastalığın şifâ bul- duğuna îmân eden münevver zümreden mevcûd olanları bile düşüneceğiz. Bugünkü günde memleketin her tarafını bu âfet ile bulaşık addetmek pek doğrudur. On sene evvel sıtmadan âzâde sayılan İstanbul şehrinin bugün hastahâneleri tedkîk edilirse sıtmalı eşhâs, bir kısmı yerli ahâlî olmak üzere oldukça kabarık bir yekûn teşkîl ediyor. Karadeniz sâhilinde Yeşil, Kızı- lırmak munsabları ve Menderes havâlîsi, Seyhan, Ceyhan güzergâhı tedkîkâtında sıtma endeksinin % 40-70 arasında temevvüc etdiği düşünülürse mücâdelenin ne kadar azim ve sürʻat ile tatbîk edilmek ıztırârında olduğu anlaşılır. Memleketimizin vüsʻati, sıtma endeksinin bazı mıntıkalarda pek ziyâde tereffuʻu mücâlelenin bidâyetde kısım kısım tatbîk olunabileceğini işʻâr eder. Bütün memleketde bir anda mücâdele ede- cek ne materyal ne de personel vardır. Esâsen bu işi başarabilmek için bu husûsda uzun müddet sâ- hib-i ihtisâs ve meleke olmuş garbın mütehassıslarından birkaç başı getirmek lâzım olduğuna kâniʻiz. Binâenaleyh bir tarafdan sıtma mütehassısları yetişdirmek, mücâdele anâsırını şiddetli kontrol altında bulundurmak, diğer tarafdan halkı sıtma âfeti hakkında tenvîr ederek efkâr-ı bâtıla ve sakîmeden tecrîd etmek, sıtmanın kâbil-i şifâ bir hastalık olmakla berâber nesli kemiren, nüfûsu kıran bir âfet olduğuna îmân etdirmek îcâb eder. Sıtma mücâdelesinde hükûmetin büdcesi nisbetinde tatbîki îcâb eden esâsât-ı fenniyeyi nazar-ı dikkate alacağı ümîdinde bulunmakla berâber mücâdelede tamâmen millete [129] âid bir husûsa dâir mütâlaʻada bulunacağız. Kinin depoları, anofel mesâili gibi esâsât arasında mücâlelenin en müntehâ ve cân alacak nok- tası sıtmalı olan şahsın kendisidir. Eğer köylü sıtma gibi bir âfetin ehemmiyetine kâniʻ olmaz ve ken- disine bu husûsun tahakkukunu teʼmîn edecek şahsa îmân etmezse netîceden ümîdvâr olmak, oldukça sâfdillik olur. Çünkü mücâlelenin tarzı nasıl olursa olsun, son merhale köylü ile bir sıhhiye meʼmûru arasında vâkiʻ olacak bir safhaya müncer olacakdır. Sıhhiye meʼmûru aldığı emir üzerine köylü dayının parmağından bir damla kan alacak, bu ka- nın o şahsa âid olduğunu tesbît ederek merbût olduğu sıtma istasyonuna getirecek veya gönderecek- dir. Kan tahlîli müsbet olduğu takdîrde şahıs sıtmalı deftere kaydedilerek îcâb eden veya düşünülen tarzda tedâvîye alınarak tecrîd taʻkîb ve taʻkîm olunacakdır. Halk parmağından alınan bir damla kanın devletin nüfûs-servet siyâsetine yapacağı teʼsîre

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=