HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 46 2188 ve köylerimizde oturanların çehrelerinde bir damla kan görememek, malaryanın menhûs, hurdahâş edici teʼsîrini bütün çıplaklığı ve acılığı ile göz önüne sermekdedir. Fakat buna karşı olan mücâdele teşkîlâtımızın ehemmiyet ve şümûlü, husûsuyla bu teşkîlâtın daha çok tevsîʻ ve takviyesi cihetine maʻtûf teşebbüsler ortada iken daha az benimsenmiş ve kendisinden daha az korkulmuş olduğu zâ- hirdeki delîlleri ile anlaşılmış olan frengiye nakil ve tahsîs-i kelâm etmek istedik. Evvelce bir frengi hastahânemiz vardı. Doğrudan doğruya gidip mürâcaʻat eden ve kendilerini tedâvî etdiren hesâbsız hastalardan başka esnâf da muʻâyeneye tâbiʻ tutulmuş ve gizli kalmış musallat olduğu eşhâsı içden içe kemirmiş pek kuduz frengilere tesâdüf edilmişdi. Hastahânenin varlığı, vesâiti mebzûl olmamakla berâber insâna yine emniyet veriyor, mesâʻîsinin tarzı kalblere huzûr bahşediyordu. Ancak manzara-i hâriciyesi ile berâber verdiği elîm netîcelerdeki fecâʻatin, insânı ta rûhundan sarsan büyüklüğü ve dehşeti hiçbir hastalıkla nisbet kabûl etmediği hâlde maʻalesef üç sene evvel bir gün işitdik ki, frengi hastahânesi ilgâ edilmişdir. İʻtirâf edebiliriz ki, bu ilgâ keyfiyetinin mûcib olacağı felâket ve âlâmı o gün bu gün kadr-i vuzûh ile göremiyor, çünkü tesellî ve istinâd noktaları bulabiliyorduk. Meselâ memleket hastahânesi mülgâ hastahânenin büyük boşluğunu doldurur zanne- diyorduk. Fakat sonradan anladık ki, memleket hastahânesinin bu boşluk üzerinde kaplayabileceği yer, ihtiyâca göre lâ-şey derecesindedir. Frengi, ilk şekliyle gerçi pek dehşet veren bir hastalık değil- dir. Serumu keşfedildikden sonra tedâvîsi besâtat ve sühûlet kesb etmişdir. Lâkin işin ehemmiyeti ve tedâvînin müsmir olması, zarûretindedir. İlk tedâvîden sonra aʻrâzın zâhiren gâib olması, hastalığın zâil olduğu kanâʻatini verince hastayı bir daha doktor karşısına getirmeğe imkân bulunamamakda ve hastalık gizli tahrîbâtını bu sûretle yapmakdadır. Memleket hastahânesi umûmî bir hastahâne olmak iʻtibârıyla ilk tedâvîsini îfâ etdiği bir hastayı, gelmezse artık taʻkîb edememekdedir. Hâlbuki bilhâssa frengi mücâdelesi ile mükellef bir hastahânenin en mühim vazîfesi bu kabîl hastaları taʻkîb etmek, fennin mecbûr kıldığı müstemir tedâvîyi tatbîk ve îfâ eylemekdir. Böyle olmayınca memleketde fren- giye karşı mücâdelede bulunulduğunu kabûl etmemek lâzımdır. Binâenaleyh Sıhhiye Vekâlet-i Celî- lesi'nden bu bâbda müessir ve müsmir bir tedbîr ittihâzını ricâ ederiz. Memleketin en büyük ve en fecîʻ derdine dermân temennî ederken Sıhhiye Vekîli muhterem Refik Beyefendi'nin me[m]leketimiz hakkındaki husûsî teveccüh ve muhabbetlerine istinâd ve iğtirâr etdiğimizi kaydeylemek isteriz. Antalya" Müdür-i Mesʼûl: Arif Süleyman
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=