HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 47 2204 Dişiler ilk cimâʻdan 1-2 gün sonra yumurtlamaya başlarlar. Bidâyetde günde vasatî olarak 2-4, bilâhare 5-7 yumurtaya kadar çıkar. Daha sonra yumurtanın yevmî adedi yine azalmağa başlar. Sikara, iyi şerâit-i hayâtiyede bulunan bir dişinin 197 yumurta yapdığını zikretmekdedir. Bit, yumurtlamak için elbisenin dikiş ve büküntü mahallerini intihâb eder ve en ziyâde yün ve pamukdan dokunmuş aralıklı kumaşları tercîh eder. Haşere, neslinin idâmesi için bu gibi nukâtı emîn bir folluk olmak üzere arar ve yumurtaların oralara iyi yapışacağından emîndir. Mecbûr olmadığı tak- dîrde saten, keten ve ipek kumaşlara yumurtlamaz. Maʻamâfîh şerâit-i tabîʻiyede serbest yumurtalar da bulunmuşdur. Yapılan bir tecrübede 1.300 yumurtadan 1.000 tânesinin yün, 100 tânesinin keten, 75 tânesinin de ipek üzerine yumurtladığı görülmüş ve 130 tânesi de serbest olarak bulunmuşdur. Bir bit sirkesi 0,6-0,8 milimetre ebʻâdında beyzî şekilde ve beyâzımtırak renkde olup bir kapak ile mücehhezdir. Bu kapak bir kanat ile mütemâdî olarak rüşeymin mübâdelât-ı gâziyesine hizmet eder. Bitin müddet-i ömrü takrîben elli gün kadardır. Erkeklerin dişilere nisbetle hayâtları kısacadır. Sirkelerden ekseriyâ dişi bitler çıkdığı ve binâberîn tabîʻatda dişi adedinin dâimâ fazla olduğu da şâyân-ı zikirdir. Sirkeden çıkan genç bit derʻakab hayâtını kazanmağa ve binâenaleyh kan emmeğe başlar. Bu sûretle kan kırmızısı renkde görülür. Açlığa, kanın vasfına göre bilâ-inkıtâʻ yirmi üç dakîka kan emen bit görülmüşdür. Fakat kan emme ekseriyâ fâsılalı ve sâʻatlerce devâm eder. Bu esnâda bit teʼsîrât-ı hâriciyeye karşı tamâmıyla gayr-ı hassâsdır. Bir müellif bitin bir defada emdiği kanı ölçmüş ve 0,6-1,2 milimetre mikʻabı hesâb etmişdir. Halkda bitlerin ısırdığı fikri tamâmen yanlışdır. Bu haşerât ağızlarındaki cihâzın yapılışına na- zaran tamâmen sokma ve emme harekâtı yaparlar. Şahsı evvelâ vahz eder. Baʻdehû emme hortumu faʻâliyete başlayarak kan bağırsaklara akar. Bit ancak cevelân eden sıcak kanı emer. Ne kadar aç olursa olsun, bir ölünün kanını veya mey- dâna akmış ve donmuş kanı emdiği görülmemişdir. Vücûddaki bitin kan emdiği, cild üzerine yapdığı vahz cerhasına akıtdığı luʻâbın teʼsîrinden an- laşılır. Bu da kaşınma ve yanma hisleriyle müterâfık bir ezâdan ibâretdir. Bu his eşhâsda pek muhte- lifdir. Bazı insânların cildi bir bitin emmesiyle kabararak kızarır ve yanar. Pek ziyâde müteessir olur- lar. Kaşır ve hattâ tırnaklarıyla yırtarlar. Bir kısım insânlar bu hisse karşı ol kadar hassâs değildirler. [400] Bit vahzesine karşı iʻtiyâd-ı keyfiyeti Haze dört kısma taksîm ediyor: Birinci kısım, hayâtında hiç bitlenmemiş insânlardan mürekkebdir. İkinci kısım, bitlenmişdir. Vahzeye karşı hassâsdır. Aylardan sonra da yine hassâsdırlar. Üçüncü kısım, vahzeye karşı hassâs edilir. Fakat artık hassâs değildirler. Dördüncü kısım, vahzeye karşı derhâl gayr-ı hassâs olmuşlardır. El-ân da hiçbir şey hissetme- yen insânlardır. Birçok eşhâsın üzerlerinde sayısız bitler dolaşdığı hâlde hiç hassâs olmadıklarını ve şikâyet et- mediklerini bize şu taksîm keyfiyeti pek güzel anlatır. Üzerine bir tâne bit gelen ve kan emdiği hâlde derhâl müteessir olan pek çok kimseler de mevcûddur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=