HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2256 Birinci nokta hakkında teklîfimiz Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti unvânının Türk Kırmızı Hilâl Cemʻiyeti'ne tahvîlidir. Bu gibi müesseselerin isimleri devlete ve vatana değil, millete nisbet edilir. Onun için Türkiye yerine Türk kâim olmalıdır. Beynelmilel Kırmızı Salîb Müessesesi ve bütün millî Kırmızı Salîb Mü- esseseleri bizim müessesemizi Croissant-Rouge unvânıyla tanıdığı ve teklîf etdiğim Kırmızı Hilâl bunun tâm Türkçe karşılığı olduğu için değiştirmenin bu cihetden mahzûrlu olması iddiʻâsı da vârid değildir. Teklîf kabûl buyurulduğu takdîrde birinci mâddeyi ikiye ayırarak aşağıki sûretde tesbît etmek muvâfıkdır: 1-Türk Kırmızı Hilâl Cemʻiyeti 1864 târîhinde Osmanlı Devleti tarafından kabûl edilen Cenevre Mukâvelesi hükümlerine tevfîkan 14 Nisan 1293 (1877) târîhinde Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti unvânıyla teʼsîs ve 20 Nisan 1327 (1911) târîhinde ihyâ olunmuş ve bu unvân 1339 [1923] târîhin- de münʻakid umûmî meclis karârıyla Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti'ne ve 1341 [1925] târîhinde münʻakid umûmî meclis karârıyla Türk Kırmızı Hilâl Cemʻiyeti'ne tahvîl edilmişdir. 2-Türk Kırmızı Hilâl Cemʻiyeti bütün muʻâmelâtında 22 Ağustos 1865 ve 6 Temmuz 1906 târîhlerinde Cenevre'de münʻakid konferanslarda konulan esâslara ve yapılan taʻdîllere ve 18 Teşrîn-i Evvel 1907 târîhinde Lahey'de münʻakid konferansın bahrî muhârebeler hakkındaki karârlarına itti- bâʻ eder. Türk Kırmızı Hilâl Cemʻiyeti Beynelmilel Kırmızı Sâlib Komitesi'yle ve Kırmızı Salîb Cemʻi- yetleriyle dâimî münâsebâtda bulunur ve Beynelmilel Kırmızı Salîb Konferanslarına iştirâk eder. [11] İkinci noktaya gelince; devlet kânûn ve nizâmlarının yazılışında riʻâyet olunması karâr altına alınan ve günden güne alışkanlıklarımızın mukâvemetine rağmen yazımıza ve konuşmamıza hâkim olan sâde Türkçenin ihmâli uzun müddet sâbit kalması lâzım olan esâs nizâmını yakın zamân sonra değiştirilmeğe mahkûm edeceğinden pek ziyâde ehemmiyetlidir. Sadeddin Ferid Bey (İstanbul): "-Efendim, bendeniz bu takrîrin nizâmnâmenin heyʼet-i umûmi- yesine taʻalluk etdiğini zannetmiyorum. Yalnız bazı mevâddın taʻdîline taʻalluk ediyor. Binâenaleyh demek oluyor ki, doğrudan doğruya bu nizâmnâme lâyihasının şekl-i umûmîsine müteʻallik bir iʻtirâz yok. Eğer müsâʻade ederseniz iʻtirâzâtın beher noktasına sırası geldikçe cevâb vereceğiz. Şekl-i tahrî- rin sadeleştirilmek sûretiyle nizâmnâmenin tanzîmi[ni] sırası geldikçe teklîf edebilirler. Sonra efendim, meselâ ismin tahvîli keyfiyeti mevzûʻ-ı bahis oldu. Kırmızı Hilâl diyorlar. Ben- denizin anlamadığım şu ki, Kırmızı Hilâl denilince isim Türkçeleştirilmiş olmuyor. Fi'l-hakîka biz de müzâkere esnâsında düşündük ve ahmer karşılığı olarak kırmızıyı bulduk. Fakat hilâl mukâbili olmak üzere Türkçe bir kelime bulamadık. Ay, hiçbir zamân hilâl demek olmuyor. Kırmızı Ay demek- le, Hilâl-i Ahmer'i ifâde etmiş olamıyoruz. Hilâl kelimesi, değiştirilmeyince ismin değişmesi hâiz-i ehemmiyet değildir. Esâsen Hilâl-i Ahmer dünyânın her tarafında tanınmış bir müessesedir. Kırmızı Hilâl veya Ay, vehleten başka bir müessese, başka bir mevcûdiyet hissini verir. En ufak bir ticâret- hânenin bile ismini değiştirmesi kendi muʻâmelâtı üzerinde pek büyük teʼsîrler icrâ eder. Bu nokta-i nazardan isim üzerinde fazla oynamağı münâsib görmedik ve Hilâl-i Ahmer isminin ibkâsını lüzûmlu bulduk. Bunu bir istitrâd olarak arz ediyorum. Diğer mâddelerde herhangi cümel ve kelimât bulunur ise nazar-ı iʻtibâra alınır, efendim".
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=