HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2257 Sabur Sami Bey (Kayseri): "-Bendenizin söylemek istediğimi Sadeddin Ferid Beyefendi söyle- diler. Bütün memleketçe, bütün dünyâca Hilâl-i Ahmer diye tanınmış olan bu müessesenin unvânının değiştirilmesi yeni bir cemʻiyet-i hayriye teşekkülü zannını verecek ve belki iʻânât tahsîlinde bile mahzûrlar tevlîd edecekdir. Eski ismin ibkâsına tarafdârım". Azmi Bey (İstanbul): "-Rüfekâ-yı muhteremenin mütâlaʻâtına iştirâk etmekle berâber ilâveten arz edeyim ki, ne hilâl ne kırmızı Türkçe kelimeler değildir. Kırmızının Türkçesi kızıldır. Binâena- leyh kızıl yarım ay demek îcâb eder. Binâenaleyh hilâl-i ahmer unvânının ibkâsı doğrudur". Tevfik Salim Bey (Erzurum): "-Bu mesʼele hakkında müzâkere cereyân edecekse bendeniz de arz edeyim". Reîs: "-Devâm ediyoruz, efendim". Tevfik Salim Bey (Erzurum): "-Efendim, ya hilâl-i ahmer eskiden beri mevcûddur diye ismi aynen ibkâ etmelidir yâhûd hilâl taʻbîrini Türkçeleştirmelidir. Bugün hilâl-i ahmer taʻbîriyle kırmı- zı hilâl arasındaki münâsebeti anlayan Türk'ün adedi iki bini geçmez. Yani kullandığımız alâmetin hilâl-i ahmer demek olduğunu ekseriyet bilmez. Belki hilâl-i ahmer bundan kırk-elli sene evvel garîb bir taʻbîr değildi. Çünkü lisânımızda daha koyu Arabca ve Fârisî kelimeler mevcûddu. Hâlbuki bugün için herkesin yadırgadığı bir taʻbîr olmuşdur. Bir zamân sonra bu büsbütün garîb ve koyu Arabca bir kelime telâkkî edilecekdir. [12] Hulâsa, hilâl-i ahmer denilince bunun ne kırmızılığı ne de aya delâlet etdiği anlaşılır. Doğru dürüst olarak bunun mutlakâ kırmızı ay denmesi îcâb eder. Hilâlin mukâbili aydır. Ay, hem senenin küsûru maʻnâsına gelen hem gökdeki aya ıtlâk olunur. Ay, yıldız tâʻbîri bu- nun güzel bir misâlidir. Ecnebî lisânında bir şeyi ifâde eden iki-üç kelime mevcûddur diye bizde de mutlakâ böyle olması îcâb etmez. Muhtelif medlûllere delâlet eden kelimeler lisânımızda çokdur. Her hâlde kırmızı ay denildiği zamân Şubat ayı olmadığı anlaşılır. Kırmızı Hilâl'e bendeniz de taraf- dâr değilim. Hilâl-i Ahmer kalacaksa kalır, kalmayacaksa Kırmızı Ay olur. Kırmızı Ay denilmesinin iʻânâta da teʼsîri olmayacakdır. Herkes Kırmızı Ay taʻbîrinin Hilâl-i Ahmer demek olduğunu pek çabuk anlar". Said Efendi (Elaziz): "-Bu cemʻiyet-i hayriye ki, Hilâl-i Ahmer'dir. On senede halk Hilâl-i Ah- mer'i ancak anladı ve öğrendi. Şimdi bir daha üç-dört sene lâzım ki, isim anlaşılsın. Hilâl-i Ahmer pek muvâfık bir isimdir. Analar, beşikdeki çocuklara bile öğretirler. Bunun için bu Hilâl-i Ahmer isminin bâkî kalması her sûretle pek muvâfıkdır". Hamdi Suad Bey (Erzurum): "-Biz velev galat bile olsa meşhûr olduğu için Hilâl-i Ahmer'i alı- koymak istiyoruz. Zâten bu kelime Arabca değildir, Türkçeleşmişdir. Bir adamı tavsîf ederken hilâl kaşlı demez miyiz?" Hakkı Şinasi Paşa (Beyoğlu): "-Bendenizce mesʼele tenevvür etdi, reʼye konulsun". Celâl Sâhir Bey (İstanbul): "-Biz, Tevfik Salim Bey'in fikrine iştirâk ediyoruz. Yani Kırmızı Ay'ı kabûl ediyoruz". Reîs: "-Şu hâlde efendim, iki teklîf var. Birisi Hilâl-i Ahmer unvânının ibkâsı, diğeri Kırmızı Ay'a tahvîli hakkında. Evvel emirde Sâhir Bey ve rüfekâsı tarafından verilen takrîri reʼy-i âlînize arz edeceğim. Kırmızı şeklini kabûl edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (Eller kalkar.) Ekseriyet yokdur, efendim. Bu şekil kabûl edilmemişdir. Şu hâlde tabîʻatıyla nizâmnâmedeki Hilâl-i Ahmer unvânı kabûl edilmiş demekdir. Nizâmnâmenin müzâkeresine geçilmesi kabûl buyuruluyor mu?" (Hay hay sesleri)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=