HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2261 Hüsnü Hâmid Bey: "-Efendim, Abdülkadir Beyefendi ile encümenin konuşması uzun sürecek bir işdir. Esâsen arada mühim bir şey yokdur. İʼtilâf kelimesi yerine münâsib bir kelime ikâme olunur ise mesʼele bitmiş olur. Eğer taʻdîlâtı sürʻatle yani şu dakîkada yapabileceklerse pek iyi". Reîs: "-Maʻrûzâtım mazhar-ı tasvîb olursa 'tahsîs etdiği büdce dâhilinde' kelimesi ilâve edilirse mesʼele bitmişdir". Tevfik Salim Bey (Erzurum): "Maʻlûm-ı âlîniz harb esnâsında karârgâh-ı umûmî teşkîl ve sahrâ sıhhiye müfettiş-i umûmîsi nasb olunur. Bizim karârgâh-ı umûmîye merbût olmak üzere karârgâh-ı umûmîde bir murahhasımız bulunmak lâzımdır. Elimizdeki taʻlîmâtnâmede yani hükûmetçe merʻî Vakt-i Sefer Taʻlîmâtnâmesi 'nde bu sarîhdir. [16] Murahhas-ı umûmî, karârgâh-ı umûmîde bulunur ve bittabʻ başkumandanlığa merbût sıhhiye reîsinin emrine tâbiʻ olur. Yoksa burada hiçbir zamân kendi sâhası hâricinde Hilâl-i Ahmer'den bir şey talebi anlaşılmaz. Teklîf buyurulduğu vechile mâddenin şekli şimdi konuşulacak olursa mesʼele arz etdiğim husûsî tesbîtden ibâretdir. Yani murahhas, karârgâh-ı umûmînin vereceği direktif dâhilinde faʻâliyeti tanzîm eder mesʼelesi". Abdülkadir Bey (İstanbul): "-Bendenizin teklîf etdiğim şudur, efendim. Cemʻiyet harb zamâ- nında salâhiyetdâr makâm-ı sıhhî-i askerî ile temâsda bulunarak bu makâmın vereceği taʻlîmât ve göstereceği ihtiyâc üzerine ber-vech-i âtî muâvenetlerde bulunur". Fikret Bey (Ertuğrul): "-Abdülkadir Bey'in teklîflerinde çok yanlışlık vardır, efendim. Bu âdetâ Hilâl-i Ahmer'i külliyen sıhhiye-i askeriye reîsinin arzusuna münkâd kılmak demekdir. Yalnız Tevfik Salim Beyefendi'nin buyurdukları gibi sıhhiye reîsi, cihet-i askeriye Hilâl-i Ahmer'e direktif verebi- lir". Reîs: "-O hâlde Abdülkadir ve Tevfik Salim Beyler bu fıkrayı beş-on dakîkaya kadar lütfen tes- bît ederler. Tekrâr heyʼet-i umûmiyede okur ve reʼy-i âlînize arz ederiz. Şimdi diğer fıkralara devâm ediyoruz. İlk fıkra hakkında başka bir nokta-i nazar yokdu değil mi efendim? Bir numaralı fıkra kabûl buyurulur mu efendim? Lütfen el kaldırınız. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. İkinci fıkrayı kabûl edenler el kaldırsınlar. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Üçüncü fıkrayı kabûl edenler el kaldırsınlar. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Tevfik Salim Bey: "-Efendim, dördüncü fıkrada 'îcâbında tıbbî, cerrâhî ve gıdâî levâzım iʻtâsına saʻy eyler' denilmiş. Hâlbuki burada tıbbî yerine sıhhî taʻbîri belki doğru olacakdır. Hattâ 'vesâit-i nakliye' taʻbîri de ilâve olunmuş olsa daha iyi olur". Reîs: "-Şu hâlde bu fıkrayı 'îcâbında levâzım-ı sıhhiye ve gıdâiye iʻtâsına saʻy eyler' şekline koyarsak matlûb hâsıl olunur zannederim. Bu şekil muvâfık ise lütfen el kaldırınız. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Tevfik Salim Bey: "-Reîs beyefendi, beşinci fıkraya müteʻallik bir teklîfim vardır, efendim. Yal- nız 'hastahâne gemileri' denilmiş. Hâlbuki 'hasta ve hastahâne gemileri' denilmek iktizâ eder. Çünkü hasta gemisi başka, hastahâne gemisi başkadır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=