HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2270 Haydar Bey: "-Reîs beyefendi, müsâʻadenizle maʻrûzâtıma ufak bir şey ilâve edeceğim. Bu murahhaslar heyʼet-i idâreye ve komisyonlara iştirâk edemezler". Abdülkadir Bey: "-Bendeniz o kısımdan vazgeçiyorum". Reîs: "-O hâlde Abdülkadir Beyefendi ile Tevfik Salim Beyefendi ve rüfekâ-yı muhteremesi- nin takrîrleri vechile merkez-i umûmî nezdinde murahhas-ı askerî olarak bir tabîb-i askerî, mîralây rütbesinde (Rütbesini hükûmet tensîb eder sesleri) bulunmasına ve bu murahhas-ı askerînin bütün anbârları, eşyâyı istediği zamân ve istediği tarzda teftîş etmesine nazaran muʻâyeneden geçirmesine ve istişârî mâhiyetde reʼyine mürâcaʻat edilmesine dâir üç esâsı muhtevî bir teklîf var. Haydar Beye- fendi de diğer Salîb-i Ahmer Cemʻiyetlerinde murahhas-ı askerî bulunduğunu ve bu [26] murahhasın mevcûdiyetinin cemʻiyetin beynelmilel vazʻiyetine nazaran da bir mahzûru olmadığını tedkîkâtlarına müsteniden îzâh buyurdular". Fuad Paşa: "-Hâlbuki burada bahriyeden murahhas-ı askerî için mevzûʻ-ı bahis olmuyor. Sıh- hiye-i bahriye ayrıdır". Abdülkadir Bey: "-Hazerde ayrıdır, seferde başkumandanlık unvânı altında birleşir". Haydar Bey: "-Bir de bahriye murahhası olmak îcâb ediyor. Harbiye ve bahriye murahhası sı- fatıyla iki murahhas-ı askerî lâzım gelir, efendim". Server Kâmil Bey: "-Abdülkadir Beyefendi buyurdular ki, kendilerinin murahhas oldukları hâlde sormuş oldukları suâle cevâb verilmemişdir. Sıhhiye-i askeriye riyâseti bir şey soruyor, nasıl oluyor da Hilâl-i Ahmer Merkez-i Umûmîsi ile münâsebete girişildiği hâlde maʻlûmât verilmiyor?" Reîs: "-Bu cihet mâdde ile alâkadâr değildir. İdâre encümeninin raporları müzâkere olunduğu sırada bu cihet mevzûʻ-ı bahis edilebilir. Şimdi efendim, merkez-i mahallî nezdinde bir bahriyeden bir de Müdâfaʻa-i Milliye'den iki tabîb-i askerînin murahhas olarak bulunması ve ictimâʻlarına iştirâk etmesi teklîf olunuyor. Bilâhare buna bir şekil verilebilir. Bunun esâs iʻtibârıyla nazar-ı dikkate alın- masını kabûl edenler el kaldırsın". Sadi Bey: "-Efendim, bu teklîfde iki kayıd vardır. Onun için ayrı ayrı reʼye konmasını ricâ edi- yorum". Reîs: "-Evvelâ murahhas olarak bir tabîb-i askerî bulunmasını kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Celâl Sâhir Bey: "-Bu mâdde, merkez-i umûmînin sûret-i teşekkülüne ve içine dâhil olacak aʻzânın taʻyîni yeri değildir. Tesbît olunursa bu mâddeden sonra ayrı bir mâdde de tesbît edilir. Bunlar faʻâliyete müteʻallik mâddelerdir". Abdülkadir Bey: "-Vakt-i hazerdeki faʻâliyeti arasındadır, efendim. Maʻamâfîh arzu buyurulur- sa mâddelerin numarası değiştirilir". Reîs: "-Tensîbinize âid bir mesʼeledir". Celâl Bey: "-Bu iki murahhas merkez-i umûmînin otuz aʻzâsına dâhil mi, hâric mi? Eğer dâhil- se merkez-i umûmî faslında bahsedilmek lâzım gelir". Reîs: "-Merkez-i umûmî meyânına dâhil değildir. Merkez-i umûmî nezdine murahhasdır. Celâl Sâhir Bey'in teklîfini yani bu mâddenin buraya dâhil edilmemesini tesbît buyuranlar el kaldırsın. (El- ler kalkar.) Kabûl olunmamışdır, efendim. Devâm ediyoruz. Şimdi beşinci fıkra olarak kabûlü mev-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=