HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2281 28'inci Mâdde- İstiʻfâ ve müteʻahhidi bulunduğu âidât-ı seneviyeyi iki sene mütevâliyen adem-i îfâ gibi esbâba binâen aʻzâlık sıfatının sükûtu merkez-i umûmî karârına vâbestedir. Muhill-i nâmûs ve haysiyet, cünha ve cinâyetle mahkûmiyet aʻzâlık sıfatını sûret-i katʻiyede ıskât eder. Kabûl buyuruluyor mu efendim? Lütfen kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. 29'uncu Mâdde- Hilâl-i Ahmer Merkez-i Umûmîsi'nde ve merkez ve şuʻbelerden birinde fahri- yen bir vazîfe derʻuhde etmiş olan aʻzâlar vazîfelerine maʻzeretini bildirmeksizin ve mütevâliyen üç defa gelmemekle o vazîfeden müstaʻfî addolunur. 29'uncu mâddeyi reʼy-i âlînize arz ediyorum. Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Ka- bûl olundu. Bir takrîr var efendim, onu okuyorum: '-Meclisimiz aʻzâ-yı kirâmından ve memleketimizin en kıymetli cerrâh ve muʻallimlerinden Orhan Abdi Bey'e yapılan ameliye-i cerrâhiyeden dolayı berây-ı istifsâr-ı hâtır bir heyʼet gönderilme- sini teklîf ediyoruz'. Bu takrîrde Beyoğlu Murahhası Kemal Bey ile onu mütecâviz aʻzânın imzâsı var. Kabûl buyu- ruluyor mu efendim? (Hay hay sesleri) Şu hâlde münâsib görülürse Hakkı Şinasi Paşa hazretleriyle Niyazi Beyefendi ve Said Efendi hazretleriyle heyʼet-i celîlenize vekâleten müşârunileyhin istifsâr-ı hâtırında bulunsunlar. (Pek muvâfık sesleri) Doktor Mehmed Ali Beyefendi'den gelen bir cevâb var- dır. Berây-ı maʻlûmât okuyorum: Savb-ı Vâlâ-yı Riyâset-penâhîlerine, Derdmend ve nâ-tüvân bulunduğum hasebiyle 17 Temmuz Cuma günü akdolunan Hilâl-i Ah- mer Cemʻiyet-i muhteremesinin 1341 [1925] senesi meclis-i umûmîsinde îfâ-yı vazîfeden mahrûmi- yetim esbâbını bilen aʻzâ-yı kirâm tarafından zât-ı vâlâ-yı riyâset-penâhîlerine arz-ı keyfiyet edilmesi üzerine bir eser-i şefkat-perverâne ve tesliyet-bahşâ-yı rahîmâne olarak Reîse-i Sânî Nakiye Hanıme- fendi ile aʻzâ-yı kirâmdan Sadi ve Şemseddin Beyefendilerden mürekkeb teşkîl buyurulan heyʼet-i fâzıla-i âliye ihtiyâr-ı zahmetle fakîrhânemi teşrîf ve îrâd buyurdukları elfâz-ı tesliyet-bahşâ-yı mâ lâ-nihâyeleriyle âlâm u ekdârımı tahfîf ve böylelikle ihsâs ve ilkâ edilen bir gûne rûh-ı zindegîye de zucret-i kalbiyemi teskîn buyurmuş olduklarından bu bâbda zât-ı vâlâ-yı riyâset-penâhîlerine ve bi'l-cümle aʻzâ-yı kirâm hazerâtına teşekkürât-ı minnetdârânemi takdîm eylerim, efendim hazretleri. 20 Temmuz [1]341 [1925] Mehmed Ali " Reîs: "-Sâʻat altı buçuğa gelmişdir efendim. Pazar günü öğleden sonra ictimâʻ olunmak üzere celseyi taʻtîl ediyorum. Sâʻat 6, dakîka 35. Üçüncü İctimâʻ 26 Temmuz [1]341 [1925] Pazar, sâʻat 2, dakîka 30 Reîs Refik Bey: "-Müzâkereye başlıyoruz. Zabt-ı sâbık okunacak. (Zabt-ı sâbık hulâsası kırâat olundu.) Zabıt hakkında bir mütâlaʻa var mı efendim?"

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=