HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2284 Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Aynen kabûl edildi. Mâdde 37- Her vilâyet merkezi, meclis-i umûmiye defterinde mukayyed olup âidât-ı seneviye- sini tamâmıyla îfâ etmiş bulunan aʻzâ-yı âmilenin reʼy-i hafisiyle iki yüzde bir nisbetinde murahhas gönderir. Mukayyed âmil aʻzâsı iki yüzden dûn olan vilâyetler adedi ne olursa olsun, bir murahhas gönderebilirler. Murahhaslara harcırâh veya tazmînât verilmez " . Reîs: "-Burada âmil aʻzâ kaydı vardır. Âmili tayyederek aʻzâ diye tashîh edeceğiz. Başka bir mütâlaʻa var mı efendim?" Celâl Sâhir Bey: "-Yukarıda teşkîlât bahsinde köylerde şuʻbeler açılacağı tesbît buyuruldu. [41] Tabîʻî bu şuʻbelere aʻzâ kaydedecek ve bir mıntıkaya, bir vilâyet merkezine merbût olacakdır. Vilâyet merkezinde bulunan bir aʻzâya bahşedilen murahhas intihâbı salâhiyetinden kazâ veya nâhiye mer- kezinde mukayyed aʻzânın mahrûm olması muvâfık değildir. Buraya 'kendi mıntıkasında mukayyed' kaydının ilâvesi lâzımdır". Reîs: "-Mâddeye köyler de dâhildir". Hüseyin Bedreddin Bey: "-Tavzîhi muvâfık olur". Celâl Sâhir Bey: "-Yani köylerdeki aʻzâ, merkezdeki deftere mi kendilerini kaydetdirsinler? Buraya münâsib bir kelime bulmalı. Teşkîlâın tevsîʻi tarafdârı olanlar tabîʻî bunu da bilirler". Ömer Lütfi Bey (İzmir): "-Bu mâddenin müzâkeresinde bendeniz bulunmuşdum. Encümenin nokta-i nazarı budur: Vilâyet dâhilinde ne kadar şuʻabât varsa bunların aʻzâsı müteselsilen merkez- deki deftere kaydolunur. Merkez bunları kaydetmek mecbûriyetindedir. Onun için sonra kazâlar mu- rahhas göndermeye kalkışıp da iş karışmasın diye mâdde bu şekilde tesbît edilmişdir. Buraya gelecek murahhas, vilâyet nâmına gelecekdir. Vilâyet, mülhakâtı da şâmildir". Hüseyin Bedreddin Bey (Kocaeli): "-Vilâyet meclis-i umûmîlerine kazâ meclislerinden, şuʻ- belerinden birer murahhas gönderiyorlar. Vilâyet meclis-i umûmîsi kazâ ve nâhiyelerden gelen mu- rahhasların huzûruyla ictimâʻ ediyor ve onların reʼy-i hafîsiyle merkez meclis-i umûmîsine gidecek murahhas intihâb olunur. Binâenaleyh o vilâyet meclis-i umûmîsi gerek vilâyet ve gerek kazâ şuʻ- belerinde mukayyed aʻzâdan birini göndermekde muhtârdır. Nitekim geçen sene, evvelki sene bir merkez-i vilâyetden, bir de kazâdan aʻzâ geldi. Bunun için Celâl Sâhir Beyefendi'nin teklîfleri vechile mıntıka taʻbîrini kullanmak daha muvâfık olur". Reîs: "-Şu hâlde kendi mıntıkası dâhilinde taʻbîri bu maksadı ifâde ediyor mu efendim? Yani kazâlardan murahhasların evvel emirde vilâyet merkezine toplanmaları ve o vechile intihâb etmeleri îcâb ediyor. Şimdiye kadar da böyle değil mi idi?" Said Efendi (Elaziz): "-Böyle değildi". Bedri Bey (Muhâsebeci): "-Müsâʻade eder misiniz efendim? Teşkîlât nâhiyelere kadar teşmîl edildiğine nazaran mantıkan evvelâ nâhiyenin kazâya, kazânın vilâyete murahhas göndermesi lâzım iken encümen düşündü ki, bunun kâbiliyet-i tatbîkiyesi yokdur. Hem de mesâfe iʻtibârıyla seyâhat müşkildir. Nâhiye ve kazâların mümessil göndermek sûretiyle yekdiğerini murâkabeye de imkân-ı mâddî yokdur. Bunun için vilâyet merkezinden meclis-i umûmîye murahhas intihâbını kabûl etdi. Müntehab murahhasların adedini de mıntıkadaki şuʻabâtda bulunan aʻzânın adedine nisbeten iki yüz- de bir nisbetinde olarak tesbît etdi. Bu mâdde onu ifâde ediyor. Hattâ bir vilâyet meclisi ictimâʻ hâlin- de iken herhangi kazâda mukayyed aʻzâ-yı âmileden biri oraya dâhil olabilir".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=