HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2285 Reîs: "-Bu âtiyen birçok ihtilâfâtı mûcib olabilir. Tensîb buyurulursa buna daha münâsib bir şekil verelim". Celâl Bey: "-Hakk-ı intihâb merkezde olacak. Vâkıʻâ kazâlardan hakk-ı intihâbı almak doğru değildir. Fakat buʻdiyet-i mesâfeye binâen bütün mukayyed aʻzânın merkezde ictimâʻı mümkün de- ğildir. Hakk-ı intihâb merkezde ise de bütün aʻzâlar nisâba dâhildir. [42] Belki biraz haksızlık vardır. Fakat başka çâre yokdur". Hüsnü Hâmid Bey: "-Burada iki mesʼele vardır. Biri merkeze hakk-ı intihâb vermek, bir[i] de vilâyet dâhilinde bulunan aʻzânın nisbetine göre liste göndermek. Celâl Sâhir Bey'in iʻtirâzı evvelâ buna maʻtûf idi. Murahhasların adedi tesbît edilirken o mıntıka dâhilindeki mukayyed aʻzâ nazar-ı iʻtibâra alınsın buyurdular ki, bu pek muvâfıkdır. Fakat bir ikinci mesʼele hakk-ı intihâbı nereye vere- lim mesʼelesi geliyor ki, buna bir tarz-ı hal bulmak lâzım gelir. Bunu daha esâslıca görüşelim". Celâl Bey: "-Yalnız kazâ ve nevâhîden isteyenler iştirâk edebilirler densin". Tevfik Salim Bey: "-Bendeniz yalnız bu iki yüz adedine iʻtirâz edeceğim. Geçen sene nizâm- nâme taʻdîl edildiği zamân ellide bir kabûl edilmişdi. Aʻzânın şimdiki adedi nazar-ı iʻtibâra alınacak olursa efendim, kongreye iştirâk eden murahhasların adedi çok azalacakdır. Merkez-i umûmî adedi otuzdur. Meclis-i umûmî bu adedden belki dûn bile olacakdır. Binâenaleyh ellide bir nisbetle kalma- sını teklîf ediyorum". Reîs: "-Şu hâlde mâddeyi encümene veriyoruz". Kemal Ömer Bey: "-Yüz doksan dokuz olursa aʻzâ intihâb edilecek midir? Olabilir ki, vilâyet merkezinde yüz doksan dokuz aʻzâ olur. O zamân murahhas gönderemezler mi? Encümen bu cihet- leri de nazar-ı iʻtibâra alsın efendim". Reîs: "- Mâdde 38- Vilâyât merâkizince murahhas intihâb olunacak aʻzânın o vilâyet defterinde mukayyed aʻzâdan olması meşrût değildir. Kabûl buyuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Reîs: "- Mâdde 39- Hilâl-i Ahmer'in maʻâşlı meʼmûrları aʻzâ dahi olsalar intihâb olunamazlar. Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim". İsmail Bey (Karesi): "-Aʻzâdan dahi olsalar kaydı kalksın efendim". Celâl Bey: "-Efendim, bendenizce bu fıkraya lüzûm vardır. Meʼmûr olmak iʻtibârıyla hâtıra bir tereddüd gelirse onu izâle içindir". Reîs: "-Bu mâddeyi kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Mâdde 40- Otuz üçüncü mâddede mezkûr… " Celâl Sâhir Bey: "-Bir kelime tashîhini arz edeceğim, efendim. 'Adedi ne olursa olsun' yerine 'kaç olursa olsun' demek doğrudur". Reîs: "-Pek güzel efendim. 'Ne' yerine 'kaç' kelimesini koyduk. Bu sûretle mâddeyi kabûl eden- ler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur. Mâdde 41- Meclis-i umûmî karârları zabıtnâmeye derc edildikden sonra zîri meclis-i umûmîye riyâset edenlerle meclis müzâkerâtına iştirâk eyleyen aʻzâdan lâ-ekal beş zât tarafından imzâ edilir ve hulâsası matbûʻât ile iʻlân olunur " . Celâl Sâhir Bey: "-Beş aʻzânın imzâsı kifâyet etmez, bu azdır".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=