HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2288 Tevfik Salim Bey: "-Burada üçüncü mâddede deniyor ki, 'merkez-i umûmîce münhal aʻzâlıkla- ra intihâb olunacak zevâtın tasdîki'. Aşağıda ne sûretle karâr verileceğini bilmiyorum. Fakat şimdiye kadar sene ortasında inhilâl vukûʻunda merkez-i umûmî aʻzâsını intihâb ederdi. Sonra bir de kongre- de de muʻayyen adedde aʻzâ çıkar, başkaları intihâb olunurdu. Bunu bir komisyonda müzâkere etdi- ğimiz zamân arîz u amîk nazar-ı dikkate almışdık. Merkez-i umûmînin o sene zarfında inhilâl edecek müteʻaddid aʻzâlıklara muhtelif zevâtı kendisinin [45] intihâb etmesi ve sene nihâyetinde kongreye emr-i vâkiʻ göstermesi hiç doğru mesʼele değildir. Bazen kongre uzun müddet inʻikâd etmedi. Bir sıra liste ile geliyorlar. Böyle devr-i dâim şekline inkılâb ediyor. Bendeniz teklîf edeceğim. Sene ortasında aʻzâlık inhilâl etdiği takdîrde eğer bu inhilâl ekseriyet teşkîline mâniʻ değilse, meselâ otuz aʻzâda iki aʻzâlık inhilâl ederse yerine merkez-i umûmî intihâb yapmamalıdır. Eğer inhilâl, ekseriyet teşkîline mâniʻ değilse o zamân intihâb etmeli. Bu nokta, fevkalâde şâyân-ı ehemmiyetdir. Aşağıki mâddede yeri gelecek". Celâl Bey: "-Sırası gelirse cevâbı var, efendim". Haydar Bey: "-Reîs beyefendi, bu müzâkere edilecekse…" Reîs: "-Reʼye konacakdır, efendim". Hüsnü Hâmid Bey: "-Sâhir Bey'in teklîfi fıkra fıkra reʼye konsa". Reîs: "-Şeref, Şemi, Nizameddin Beyler ve rüfekâsının bir takrîri var. Onu okuyorum, efendim: Vilâyet merkezleri tarafından meclis-i umûmîye vukûʻ bulacak teklîflerin meclis-i umûmînin inʻikâdından lâ-ekal bir ay evvel merkez-i umûmîye irsâli lüzûmunun da işbu mâddeye bir fıkra ilâ- vesini teklîf ediyoruz. Şemi, Kemal Ömer, Nizameddin (Sivas), Çavuşzâde Şeref (Beyoğlu), Cemal, Arif, Haydar, Akif, Doktor Burhaneddin Abidin ilh." Bedri Bey (Muhâsebeci): "-Vilâyet merkezleri meclis-i umûmîlerini umûmî kongrenin inʻikâ- dından evvel akdetmeğe ve iki ay evvel teklîfâtı ile berâber raporlarını göndermeğe mecbûrdur. Vilâ- yet meclis-i umûmîlerin[in] vezâifi bahsinde mâddesi gelecekdir, efendim". Reîs: "-Şu hâlde takrîrden sarf-ı nazar olunuyor değil mi efendim? (Takrîr sâhibleri evet dedi- ler.) Mâdde ile Celâl Sâhir Beyefendi'nin teklîfleri arasında büyük bir fark yokdur. Reʼye koyuyorum. Kabûl buyuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim". Mâdde 44- Meclis-i umûmî rûznâme hâricinde hiçbir mâddeyi müzâkere edemez. Ancak celse- de mevcûd on beş aʻzânın imzâsı tahtında vukûʻ bulacak teklîflerin rûznâmeye idhâli taht-ı karâra alınabilir. Remzi Bey (Gaziayıntab): "-Demin arz etmiş olduğum vechile herhangi bir arkadâşın teklîfini heyʼet-i umûmîye arz etmesi onun hakkıdır ve onu intihâb eden şuʻbenin hakkıdır. Hukûk nokta-i nazarından aʻzâya teklîf fırsatını vermek şartdır. Aʻzânın kendi fikri -şâyed mukayyed ise- on beş kişiye kabûl etdirmeğe niçin mecbûr olsun? Bir aʻzânın hâtırına gelen bir fikir olabilir ki, heyʼet-i umûmiyece şâyân-ı kabûldür. Bunu on beş kişinin bir araya ictimâʻına taʻlîk etmek, şart koymak, ne maʻnâyı müfîddir? Ne fâide teʼmîn eder?" Fikret Bey: "-Herkes bir teklîfde bulunursa ne olacakdır?" Remzi Bey: "-Ümîd etmem ki, murahhas olarak gelecek zevât hiç düşünmeyerek teklîfde bu- lunsunlar. Bu olsa olsa bir ekalliyetle kabûl edilir. (Beş aʻzâ olsun sesleri) Hayır efendim, bunun üç

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=